Mehmet Salih ŞANSAL
29 Ekim 2017
Tribünde 10 binin üzerinde taraftar arkanda.. Çık, aslanlar gibi yüreğini ortaya koy oyna. Liderliğini perçinle.. Bu titreyerek oynamakta neyin nesi…
Canım şu Şanlıurfaspor-Bandırmaspor maçından bahsediyorum.
Benim gibi maça gelen binlerce taraftara hayal kırıklığı yaşatan maçtan…
Oysa çok umutluyduk, yenilgi aklımızın ucundan bile geçmiyordu.
’Şanlıurfaspor‘un yanında olun‘ çağrısına uymuş, güzel bir sonbahar akşamında yerimizi almıştık tribünde..
Her zamankinden daha coşkulu bir tribün desteği vardı 11 Nisan Stadyumu’nda…
Bu atmosferde Ceylanlardan göze hoş gelen bir mücadele beklemek en doğal hakkımızdı..
Kaleyi bulan bir kaç şut atılsın, seyirci desteğini arttırsın, rakip bocalasın diye dakikalarca boşuna bekledik.
Sanki Urfaspor forması giymiş hayaletler vardı sahada.
Koca ilk yarı boyunca kaleyi bulan bir şutumuz dahi yoktu.
Ne paslar pastı, ne ortalar ortaydı..
Sorumluluk alan da yoktu.
Onların oyun planı tıkır tıkır işlerken, bizimkilerin ne yapmak istediği belli değildi.
Gol işte böyle bir anda geldi. 48. dakikada defans oyuncularımız adam paylaşımına yetersiz kaldı, topa çıkıp çıkmama konusundaki tereddüt zaafını aşamayan Ömer seyretti, Bandırmaspor’lu Deniz David affetmedi.
Dakikalar çoktu ancak kenarda oyunu iyi okuyamayan bir hocanız varsa kötü giden maçı nasıl döndüreceksiniz!
Nitekim oyunun gidişatını kendi lehimize çeviremedik.
Bandırmaspor takımına göz göre göre ‘Biz bu takımı yeneriz’ cesareti verdik.
Kötü olan sadece Artun muydu?
Tabi ki hayır.
Kendisine sorulsa eminim ‘Doğru düzgün top geldi de ben mi atmadım’ diyecektir..
Hocası dahil, Şanlıurfaspor komple kötü bir sınav verdi.
Peki bu maçın travmasından kurtulup hemen toparlanmak mümkün mü?
Pekala mümkün..
Çok çalışıp yanlışlardan ders çıkarmak şartıyla liderliği geri almakta mümkün…
Koşmadan, mücadele etmeden, yüreğini ortaya koymadan şampiyon olunmuyor.