İbrahim Halil Okuyan
20 Şubat 2008
Çeşitli gayeler etrafında toplanan insanlarımız “Batı”ya özenerek günler veya haftalar düzenlemişlerdir. Aslında bu tür gün ve haftaların senenin bütün günlerinde hazır beklemesi ve gerektiğinde o zamandaymışız gibi kullanılması, değerlendirilmesi insanlık gereğidir.
Yılın ilk günlerinde görme özürlü kardeşlerimiz için “Beyaz Baston” haftası düzenlenmiş. Gelişen tıp ve teknik imkânlar muvacehesinde umarız bunun adı da mahiyeti de gelişir. Bostan yerine daha gelişmiş araçlar bu gayeye hizmet ederler. Elbette ne türlü bir gelişme olursa olsun insanın kendisi, insanlığı hamiyet duygusu gelişmeli, değişmemelidir. Özürlünün ihtiyacı olan maddi ve manevi hizmet asli olarak kalmalıdır.
Görme özürlü yaşlı bir vatandaşımız örneğin bir caddede karşı tarafa geçmeğe çabalıyorsa elinden tutulmalı, gerekiyorsa o anda trafiğin akışı da bu sürede yavaşlamalıdır. Verdiğimiz bu örnek yalnız görme özürlüler için değil, bütün özürlüler, yaşlı insanlar ve çocuklar için de değerlendirilmelidir.
Cenab-ı Hak ( c.c) herhangi bir şekilde bir insanın, bir organını noksan veya arızalı bırakmışsa mutlaka onu telafi edecek kabiliyetleri kendisine vermiş. Onu yücelebileceği yere kadar yüceltmiştir. Kişinin bu hali her bakımdan giderilmiş noktaya gelmiştir.
Kişiyi noksan bırakan “yaradan” değil, yine biz insanlarız maalesef. Görme özürlü veya bir başkası kanunlara rağmen aç kalıyor, işsiz güçsüz dolaşıyorsa bir “Zemherir” soğuğunda bir köşe başında donup kalıyorsa insanlığımızdan utanmalıyız. Dünyada bu kadar türlü türlü özürlü ve aç insan var iken, terör ve savaşlarla bunların sayısını arttırmak, dertlere deva bulma yerine eldeki imkânları da heder etmek insanlığa yakışır şey midir?…
Maalesef gelişmişi ile, geri kalmışı ile dünyanın hali bu.. Bilhassa insanlık üstünlüğüne çalışacaklarına, silah ve nükleer güç üstünlüğüne çalışan zalimlerin getirdikleri kötülükler hayatımızı ve dünyamızı zehir etmeğe devam ediyor. Ve bu imkânlara rağmen esas özürlülerin kimler olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Görme lütfuna erişmiş olanlar Allah’ın (c.c) ışığından mahrum kalmışları, ama her biri seçilmiş kıyamette hazır olan bu insanlarımıza iş vermeli, çalışmalarını sağlamalı, onların elinden tutmalıdırlar. Bu hizmet Allah’ın rızasını kazanacağı gibi, kul için de ayrı bir lütuf ve verilen nimetlerin şükranesi olacaktır. ıhmal edilmemelidir.