Nejat Karagöz
1 Kasım 2014
Gecenin –genel olarak- ileri bir saati…
Yaklaştıkça volümü artan, giderek rahatsızlık veren korna sesleri yavaş yavaş hafifler ve kesilir. Birkaç dakika içinde her şeyin normale döneceğini düşünmeye başlarsınız.
Bu arada ya misafirinizle oturuyorsunuzdur yahut bir program izliyorsunuzdur TV’de veya uyumaya çalışıyorsunuzdur…
Huzurunuz kaçmış, sükûnetiniz bozulmuştur ama kendinizi toparlamaya, kaldığınız yere geri dönmeye uğraşıyorsunuz.
Tam bu sırada peş peşe patlamalar başlar. Çoklukla, silahlı çatışma çıktığı izlenimi verin bu patırtıların havai fişek gösterisi olduğunu ve dünya evine giren bir çifte yapılan son jest (!) olduğunu anlamanız fazla uzun sürmez.
Gecenin o saatinde, hiçbir ahlak kriteri ile bağdaşmayan, semavi veya beşeri hiçbir sistemde bir hak olarak tanımlanamayacak olan bu edepsizliği yapanların bunları bırakın umursamayı, akıllarına bile getirdiklerini düşünmeniz zordur.
Hastı mı var?
Yaşlı mı var?
Uyuyan mı var?
Çocuklar- özellikle uyuyorlarsa- korkarlar mı?
Umursayın bile yoktur!
İnsanlara, bu kadar pespayeleşmiş, menşei belli olmayan, bu toprakların örf adet ve geleneklerine yabancı olan bu rezaleti ne adına ve hangi hakla yapabildiklerini düşünürsünüz. Anayamazsınız…
Devletin kolluk güçlerinin bu tip rezilliklere müdahale etmediğini/ edemediğini biliyoruz. Bu müdahalenin düğün sahiplerinin ve misafirlerinin huzurunu kaçıracağı düşünülür zannındayım. Ama üç-beş kendini bilmezin eğlenme hakkının, koca bir mahallenin huzurunun berhava etmesine göz yumulması, ahlaksızlığı, serseriliği daha da azdırır ve önü alınmaz boyutlara taşır. Bu, giderek adet/gelenek halini alır. Artık herkesin yaptığı, kimsenin de müdahale etme, şikâyetçi olma vs. gibi bir hakkının olmadığı bir töre(n) halene gelmiş olur.
Hayatın her alanında üzerinde basa saba durulması gereken “Eğitim Şart” düsturu da giderek basit bir şakadan ibaret kalır.
Edepsizliğin tarz, saygısızlığın hak olarak toplum vicdanında yer etmesi de böyle başlar…