İbrahim Halil Okuyan
3 Mayıs 2012
Osmanlı`yı parçalayan kadın
Birinci Dünya Savaşı’nda Mezopotamya’yı işgal eden İngilizlerin Kılavuzu, “Gertrude Bell” adlı bir Arkeolog-Tarihçi (!) idi.
Arkeoloji merakıyla (!) gittiği Ortadoğu`da gizli servise katılıp Musul, Bağdat ve Basra’nın Osmanlının elinden alınmasında başrol oynayan İngiliz Gertrude Bell,
Soylu bir İngiliz ailesinden gelen gelmekteydi.
Gertrude Bell (1868 –1926), Durham`da zengin ve soylu bir ailede dünyaya geldi.
15 yaşına kadar eğitimine ailesinin yaşadığı büyük bir şatoda özel öğretmenlerle devam etti (anlaşılan ilk baştan casusluk için seçilmiş).
O tarihlerde hemen hemen tüm soylu genç kızların yaptığı gibi iyi bir koca bulma yansına girmedi.
Ailesinin, Özellikle de üvey Annesinin teşvikiyle 18 yaşında Oxford Üniversitesi tarih bölümüne kayıt oldu.
Okulu birincilikle bitirdi.
Arkeoloji ve eski medeniyetlere olan merakı nedeniyle her zaman hayalini kurduğu yolculuğa çıkma zamanı gelmişti.
Doğu`ya ilk seyahat
Oxford Üniversitesi’nde tarih eğitimi aldıktan sonra Ortadoğu’ya sayısız ziyaretler yapmıştı.
İlk yolculuğu İstanbul`a oldu.
Daha sonraki durak Tahran`dı.
Önemli bir aileden geldiği için Tahran`da bir Prenses gibi karşılandı.
Büyükelçilik rezidansını bir “ANA KAMP” gibi kullanarak oradan Mısır`a,
Ürdün`e, Suriye`ye geziler yaptı.
Hem dilini geliştirdi, hem de arkeolojik yerlerin bulunmasında ve korunmasında yerel yönetimlere büyük yardımı dokundu.
Gittiği yerlerde gördüklerim günlüklerine yazıyor ve çizdiği haritaları İngiliz Kraliyet Coğrafya Merkezi`ne gönderiyordu.
1890 lı yılların sonlarında geldiği Osmanlı Ülkesinde;
Özellikle kutsal belde olarak tanımlanan Kudüs ve civarını dolaştı,
Ürdün,
Lübnan,
Şam,
Halep,
Fırat nehri kıyılarını izleyerek Bağdat, Basra “ya…
Oradan da Musul-Kerkük yöresi ile
Nuh’un gemisinin bulunduğu Cudi dağı eteklerine,
Kürt aşiretlerinin yaşadığı vadilere…
Sonra Diyarbakır’a ve oradan da Urfa “ya ,
Antakya’ya,
Doğu Akdeniz kıyısındaki İskenderun,
Payas ve Erzin ovasındaki gözeneler olarak bilinen Su Kemerlerine,
Toprak Kale’ye, Bodrum/ Kastabala kalesine uğradı…
Çok iyi Arapça, Farsça ve Türkçe bilen Bell,
Bu ziyaretlerde Kadınlığını da kullanarak o zamanlar Osmanlının kontrolünde olan Kudüs’te, Suriye’de ve Irak’ta yerel halk ve tüccarlarla güçlü dostluklar kurdu. Pratik zekâsı ve güçlü hafızasına,
“Zamanını ve Geçmişi Anlama Becerisi de” eklenince,
İngiltere`de çok tanınan Ortadoğu uzmanlarından biri haline geldi.
1913`te İngiltere`ye döndüğünde artık herkes Gertrude Bell`i bir Ortadoğu uzmanı olarak görüyordu.
M15`e katılma Birinci Dünya Savaşı`nın başlamasına aylar kala Osmanlı İmparatorluğu dağılma sinyalleri verirken,
İngiltere de diğer tüm Avrupa ülkeleri gibi Ortadoğu`nun değerini anlamıştı. İngiliz Hükümeti,
Ortadoğu hakkında sayısız konferanslar veren,
Kitaplar yazan Bell`in yardımını istedi.
Bölgeyi çok iyi tanıyor, yerel yöneticilerle çok iyi anlaşıyor ve halkı çok iyi anlıyordu.
Gertrude Bell, Bölge coğrafyası ve bu bölgede yaşayan Halklar hakkındaki derin bilgisini,
İngiliz işgal kuvvetlerinin Hizmetine sunmasının yanında,
Savaşın nihayetinde,
Irak’ın komşu devletleri (Türkiye, İran, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan ve Körfez Devletleri) ile sınırlarını bizzat çizmek suretiyle,
Bölgenin kaderine mührünü vurmuş biridir.
Bu gün bölgede yaşanan sıkıntılar hep onun daha doğrusu İngilizlerin eseridir.
Irakta Şii çoğunluğa Sünni Lider, Suriye’de Sünni çoğunluğa Nasturi lider atayarak mezhep çatışmaları ve de sonuçta diktatör yaratan onun seçimidir ve özellikle yapılmıştır.
Gertrude Bell’in;
Irak’ın işgalinden Manda hükumetinin Kurulduğu döneme kadar olan gözlem ve tespitlerini kaleme alarak İngiliz Parlamentosu’na sunduğu 147 sayfalık “Mezopotamya’da 1915-1920 Sivil Yönetimi”
Adlı bir Resmi Raporu da vardır.
Raporda;1915-1920 döneminde İngiliz işgal yönetiminin Mezopotamya’da yaşadıkları canlı bir şahidin gözüyle anlatılmaktadır.
Buna göre; Hindistan yolunun güvenliği için Kızıldeniz ve
Basra körfezini kontrol etmek isteyen İngiltere,
Almanların açık denizlere ineceği korkusuyla bu işgali başlatmıştır.
Savaş yıllarında petrolün önemini,
Ve sanayideki kullanım teknolojisinin gelişmesine paralel olarak İngiliz yönetimi içerisinde siyasi kanat,
Bölgenin işgalini sadece Hint yolu için değil,
Taşıdığı bu yeni zenginliğe el koyabilmek için de gerekli görmekteydi.
Irak’ın işgali bu nedenle 1. Dünya savaşı ve sonrasında Emperyalist paylaşım mücadelesinin ekonomik maksatlarındaki Önemli değişimin de sahnesi olmuştur.
İşte bu kanlı sahnenin ilk perdesi,
İngilizler ’in Ekim 1914’te Bahreyn’i,
Kasım 1914’te Fao yarımadasını işgal edip,
Ardından, Bağdat’a bağlı önemli bir liman kenti olan Basra’yı ele geçirdikleri gün açılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken İngiliz hükümeti,
Bilgilerinden faydalanmak için onu İngiliz istihbarat Servisi`nde davet etti.
Bell, İngilizler ‘in Irak`ı işgalinde ve yerel halkın onlarla birlik olmasında kilit rol oynadı.
1915`in Kasım ayında Gertrude Bell,
İngiliz İstihbaratına katıldı.
Ortadoğu bölümünde çalışmaya başlayan Bell için en büyük mutluluk nihayet uzun zamandır hayalini kurduğu Ortadoğu’ya geri dönecek olmasıydı.
Londra’dan kalkan gemiyle Kahire`ye geldi.
Teşkilatta artık “Queen of Desert (Çöl Kraliçesi)” olarak tanınıyordu.
Orada 1911 yılında Karakeş`te bir kaç gün bir araya geldiği genç bir arkeologla tanıştı.
T.E Lawrence adındaki genç arkeolog,
Daha sonraları Arabistanlı Lawrence olarak anılacak
Ve Ortadoğu’daki tüm dengelerini Osmanlı aleyhine bozacaktı.
Irak’ın işgalinde başroldeydi Bell,
Kahire`de bir ofiste tüm gün çalışıyordu.
Bölgeyi o kadar iyi tanıyordu ki,
Çizdiği haritalar,
Merkeze gönderdiği istihbarat bilgileri İngilizler Irak’ı işgal ederken kilit rol oynadı.
İşgal, Bell`in çizdiği haritalara ve su kuyularını tek tek gösterdiği planlara bakarak gerçekleştirildi.
İngilizler ‘in Basra`yı işgalinden sonra Bell,
Orada bir ofise yerleşti.
1917`de de Bağdat İngilizlerin eline düşünce,
İngiliz İstihbaratının Ortadoğu sorumlusu oldu.
Savaş sona erdiğinde,
Bell`in İngiltere için önemi daha da arttı.
Yeni Irak`ın sınırlarının çizilmesinde en büyük söz sahibi ol oldu.
Çoğu günler kendini odasına kapatıp,
Haritaların başında saatler geçiriyordu.
1919`da Paris`te düzenlenen konferansta Bell`in ve birlikte çalıştığı Arabistanlı Lawrence`ın fikirleri dikkate alındı.
Yeni sınırları çizilmiş Irak’ın ileri gelenleri tarafından “El Hatun” olarak tanınıyordu.
Barıştan sonra tüm günü ülkenin ileri gelenlerini,
Şeyhleri dinlemek ve fikirlerini paylaşmaktı.
Irak`ın gölgedeki lideri o olmuştu.
Osmanlı himayesinde yüzlerce yıl yaşadıktan sonra,
İngiltere`nin himayesine giren Iraklıklar,
El Hatun`a kendi kendilerini yönetme zamanı geldiğim söyleyince,
Irak`a bir lider arayışına girildi.
First Leydi El Hatun Nasıl,
Irak`ı Osmanlılardan alan Bell olduysa,
Irak`a yönetici seçmek de onun işiydi.
Arabistanlı Lawrence’la bir araya gelerek en iyi seçimin,
1919`da Paris konferansında tanıştığı Emir Faysal olduğu kararına vardılar.
1921`deki Kahire Konferansı’nda Churchill’i de ikna ettiler.
Ve Faysal, 23 Ağustos 1921`de İngiltere’nin himayesinde,
Irak Kralı olarak taç giydi.
Sıcak bir Ağustos ayında yapılan törende baş konuk,
Paris’teki lüks bir butikten alınan beyaz bir kıyafet giymiş olan El Hatun`du. Bando, İngiliz marşı olan “Tanrı Kraliçeyi korusun” marşını çalışıyordu.
Modayı yakından takip eden ve güzel kıyafetleriyle sarayda dolaşan Bell,
Faysalın en büyük danışmanı olmuştu.
Öyle ki bazı davetlerde,
Faysal`ın karısı ve çocukları Mekke’de yaşadığından,
Irak`ın First Leydisi olarak tanıtılıyordu.
Geceleri Faysal ve Bell,
Uzun yürüyüşlere çıkıyor ve birlikte çok zaman geçiriyordu.
Bunlarda haklarında aşk dedikoduları çıkmasına neden oldu.
Faysal,
Iraklılar arasında güç kazandığında Bell için de gitme zamanı gelmişti.
Hizmetleri ülkesinde o kadar takdir edildi ki Ortadoğu`yu yemden şekillendirmek için Churchill tarafından 1921`de düzenlenen “Kahire Konferansı”’na katılan tek kadın oydu.
Osmanlının çöküşünde,
İngilizlerin Ortadoğu egemenliğinde söz sahibi olmasında en büyük payı olan insanlardan biri olan First Leydi El Hatun Gertrude Bell ,
1926 yılında bir avuç dolusu uyku hapı içerek intihar etti.
Neden intihar ettiği ise hala büyük bir Sır..
Şu anda bölgede yeni “Gertrude Bell”’ler cirit atıyordur.
Son günlerde Adana, Hatay ve Mersin gibi bazı şehirlerimizde;
Suriye’ye savaş çığlıkları atılan mitinglerin arkasında onların olduğu gerçeğini
Ne zaman fark edeceğiz.
Aradan geçen yüzyıl sonunda;
Ortadoğu’da artık baş aktör Amerika,
Danışmanı İngiltere’yle,
Ortadoğu’daki şekillendirme sürecini hala devam ettiriyorlar.
Barış ve Demokrasi adına (!)Kan ve Göz Yaşı dökmeye devam ediyorlar.
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
3.Mayıs.2012 Şanlıurfa