Halit Güllüoğlu
20 Mayıs 2009
Gazetemizin geçen günkü “berdellikle” ilgili haberi çoğumuzun dikkatlerini çekmiştir. Hem de utanç verici olarak.Şanlıurfa bir türlü bu imajlardan kurtulacağa benzemiyor. Yasalar ağırlaştırıldı konferanslar verildi medyalar aylarca haberler taşıyıp durdu. Ancak değişen bir şey yok gibi.
Haberin bu sefer Konya iline taşınmış olması bir başka ayıbımızdır. Zaten ben haberi okuduğumda Konya ilinin adı geçince şaşırdım. Çünkü böylesi olayların bölgemize has olduğu malum.Allah Allah Konya nerden çıktı, dedim.Ancak gene bu rezaletin faillerinin hemşerimiz olduğu anlaşıldı.
Bu sefer ki berdellik olayı çok daha vahim sonuçlar doğuruyor.Ne yasalara uygun ne dini inançlarımıza ve ne de örf ve adetlerimize.Bu öyle değişik bir inanç ki “putperestler” dahi yapmaz.İlk eşinden olan bebeği yeni kocasının yatağında doğurmuş.Bu nasıl olur demeyin. Kadının hiç kusuru yok. Çünkü bu anlayışta onun gerek kültürel ve ekonomik gerekse aile yapısı direnmesine engeldir.Bunu baştan kabul etmemiz icapeder.
Peki kim ya da kimler suçlu. Nerede arayalım sorulara cevabı.Bu bizim kaderimizdir diyerek çıkalım demekte zaten çözümsüzlüktür. Öyle ise bazı insanları yasalar din aile ıslah edememişse başta Devlet sorumludur. Bunun içinde hepimiz var sayılmalıyız bunun içinde..
Bakın şimdi;bilinen duyulan ve uğruna ölümler dahi göze alınmış bir çok kız kaçırmalar berdellikler var. Amma bu olayımızın apayrı bir cephesi var. Nasıl mı?İlk berdellik ayrılıkla sonuçlanınca ikinci berdellik hemen yapılmış..Ben buna boşanma demiyorum. Çünkü boşanmak yasal ve meşru bir sonuç doğurur. Bu insanlara mahsustur.”Namus ar haya sahibi olmak gerekir” bunun için.Bir kadının tekrar evlenebilmesi için”iddet” müddeti denilen süresi vardır. Çocuğun nesebinin tespiti babası bakımından önemlidir.
Amma gelin görün ki bizim Urfalı hemşerilerimiz hem çifte berdellik yapıp hamile kadını ikinci berdelliğe mahkum etmişler hem de yeni bir rekor kırmışlardır. Üstelik masum günlük bir bebeğin tarlada ölüme terkine sebep olmuşlardır. Peki kadının bütün bu gelişmelerde hiç mi suçu yok. Bu akla gelmez mi?Hayır asla gelemez.Zira kızcağız veya kadıncağızın çaresizliği ortada. Üzerindeki baskı ya kabullenmeyi yahut intiharı gerektirecektir. Geçmişi hatırlayalım..
Bu üzücü utandırıcı ve Konyada Şanlıurfalıyı küçük düşüren olaydan İnşallah ders çıkaralım. Artık Medyaların diline bu haberlerle yazılıp çizilmeyelim. Neticede kadın ve çocuk koruma altına alınmışlardır.
Hoşça kaşlın