Bülent Okutan
14 Mayıs 2008
Yıl boyunca nefesimizi tuttuk yiğidoların estirdiği fırtınayı izledik. ıl merkezi 350, il geneli 850 bin nüfusa sahip bu kentimiz on-on beş milyon taraftarlı takımlarımıza kan kusturdu, nefeslerini kesti.
Avrupa Aslanı’na bile son haftalarda gol düellosu ile ecel terleri döktürdü. Kutluyorum. Ben Fenerbahçeliyim. Ama ne yalan söyleyeyim son haftalarda bu Anadolu takımının tabuları yıkıp şampiyon olmasını istemedim değil.
Ama olmadı. Sağlık olsun. Tüm maddi sıkıntılarına, Teknik Direktörsüzlüğüne rağmen Cim- bom ipi göğüsledi. Onları da canı gönülden kutluyorum.
Bizim yaramız ise içimizde biliyor musunuz ?
Urfaspor’dan bahsediyorum.
ıl Merkezinde 500 bin kişinin yaşadığı, il geneli nüfusunun bir buçuk milyonu bulan kentimizin takımından yani. Sivas’ın iki katı olan ilimizin takımı. Bazılarınızın şimdi burada Belediyespor’u niye es geçiyorsun diye söylendiğini duyar gibiyim. Evet es geçiyorum. Diş yokken damak vardı derler. Benim için aslolan şanlıurfaspor’dur.
Yaklaşık olarak on beş yıldır maçlarını izlemiyorum çünkü adını benim koyduğum stada ayağımı basmadım. Sebep meslektaşlarımdır. Kritik bir maçtı son izlediğim. Ve haddini bilmeyen bir gazeteci dostum soyunma odası girişinde hakeme saldırmıştı. Sahamızda bir maç kapatıldı o hareket yüzünden. Gidip Adıyaman’da oynadık. Ve kaybettik. Tövbe ettim utanarak. Bir daha maçlara gitmemeye de yemin.
Ama kalbim hep Sarı-Yeşilli takımım için attı. Gelişmeleri izledim. Birkaç kez de Yönetimde yer aldım.
Ne yazık ki şanlıurfaspor’u bir türlü olması gereken yerlerde göremedik. Yıllar boyu eşeğin kuyruğu gibi de ne uzadık, ne kısaldık Hep aynı insanlar sırtladı yönetimi. Desteksiz ama bol köstekli olarak. Gün geldi Fak-Fuk-Fon’dan sağlanan çuval çuval patateslerle beslendi sporcular. Haberler çıktı gazetelerde; Başlık şuydu;
‘Sanki Ugandaspor’
Ardından Belediyespor kuruldu. her şeyimiz tamam fıstığı yeşilimiz eksikti ya!
şimdi ikisi de gruplarında ortalarda geziyorlar. Biri biraz yükselecek oluyor, diğeri ile karşılaşıyor yenilip aşağı iniyor. Öbürü için de aynı senaryo cereyan ediyor. Cehennemde ki kaynayan kazan meselesi gibi. Tam çıkıp kurtulacak iken aşağıda ki ‘nereyeeeeee’ deyip kazanın dibine çekiyor hemşehrisini…
Ve yine lig bitiyor. ıki takımda demin bahsettiğim kuyruk gibi kalmış ortada. ıki türlü ortada. Aç bilaç ve sahipsiz olarak.
Taliplileri de yok gibi. Her ne kadar Belediyespor bu konuda biraz şanslı olsa da, şanlıurfaspor şamar oğlanı gibi, yetim, boynu bükük. ış adamlarımız ise kayıplarda. Ortalarda olanlar ise Gaziantepspor’un başında.
Hal böyle iken hangi akla hizmet, iki çeyrek takımla futbolda nam yapmaya çalışıyoruz Allah aşkına, söyler misiniz ?
Gelin bu iki takımı birleştirelim. Bir elin nesi, iki elin sesi var derler. Tek elin iki parmağı ile artık çırtik çalmayıp, iki elimizin ayaları ile bir şeyleri alkışlamaya başlayalım.
Çünkü iki takım bu şehre lüks. Sivasları, Kayserileri kıskanarak izlemeyelim artık. ıki takım bize, iki gömlek fazla. ıçinde bulunduğumuz durumun tarifi ise şu ;
‘Her şeyimiz tamam, fıstığı yeşilimiz eksik’