Mahmut Çepoğlu
6 Temmuz 2007
Geçen gün evrakları karıştırırken elime iki sayfalık teksir edilmiş bir yazı geçti. Yazıyı inceledim. Tarihi ve başlığı yoktu nerden geldiğini anımsayamadım. Yazı gıda üretim ve satış
yerleri hakkındaki yönetmelikte yapılmak istenen değişiklikleri içermekte. Kim tarafından niçin yayınlanmış olduğunu da çözemedim. Ancak faydalı bir çalışma olduğunu okuyunca sizlerle bu konuları bölüşmek istedim.
Tam da yazın sarı sıcağına karşı balkonları vatandaş mesken tutmuşken, odun isleri balkonlara yağmur gibi düşerken gerekliliğine inandığım bir yazı.
Ekmek ve benzeri unlu mamuller üreten işyerlerinin taşıması gereken teknik donanım ve hijyenik (sıhhi) önlemleri bilimsel bir açıklama getirmesi bize sağlığa ne kadar önem vermemiz gerektiğini anlatmaya yeterdi. Demek ki bu işleri takip eden bizim sağlığımızı düşünen birileri var da haberimiz yok.
Yönetmeliği okudum olanları ve istenenleri; bizim fırınları ve unlu mamul satıcılarını aklımdan geçirdim. “Vay halimize” demekten başka bir şey diyemedim. ış yerlerinin taşıması gerekli fiziki şartların oluşturulması, yeterli alanlar, haiz olması gereken özellikler, alet ve donanımların bulunması, gerektiğini başlıklar altında sıralamış. Okudukça gıda üretim yerlerinin nasıl olması gerektiği hakkında ufkum genişledi. Gerçeklerle bir kez daha yüzleşmiş oldum.
şimdiye kadar bu bilgilerden yoksun olduğum gibi böyle bir çalışmayı kendi ilimizde görmüş değilim. Bu şartlara haiz gıda üretim ve halkımızın temel ihtiyacı olan ekmeği, unlu mamulleri üreten böyle bir yere rastlamadığımız gerçeğini hepimiz kabulleniriz. Unlu mamullerin satışı yapılan yerlerde hiçbir tezgâhtarın eldiven giymemesi, üstelik tezgâhta satılan yiyeceklerin müşteriler tarafından el ile kontrol edilmesi çok yanlıştır. Kasiyerin eldiven kullanmaması en büyük eksikliklerdendir.
Ayrıca hizmet veren tezgahtarın aynı zamanda kasiyer olması, zaman zaman paranın tezgâhtaki yiyeceklerin üzerine bırakılması, unlu mamul satıcılarının nasıl bir ortamda çalıştıkları ve nasıl hizmet verdikleri sağlıksız ortamı göstermeye yeter sanırım. Bu olay pastanelerde de aynı minval.
Ekmeğin ve unlu mamullerin nasıl yapıldığını bilmeyeniniz, görmeyeniniz yoktur sanırım. Eksik ve yanlışlıkları, kirlilikleri görmemek için bir arkadaş bu fırına gitmediğini ve unlu mamullerden yiyecek almıyorum” demesi düşündürücü. “O hallerini gördüğümde ekmek yememe mani olmaktadır,” demesi kirlilik boyutunu anlama yeter sanırım.
Fırın bakımı ve temizliği hem Belediye zabıtasının hem de Sağlık Müdürlüğünün işi olduğu kadar, Çevre ıl Müdürlüğünün denetimine tabidir. ısli çam odunu yakan fırınlara bir ara ceza kesildiği gibi, böyle yakacakların şehre girmesine bile müsaade edilmiyordu. şimdi ne âlemde olduğunu bilmiyorum ama herkes yaptığıyla sorumludur.
Peki, o fırınlardaki çıkan ekmek üretimi ile kim ilgilenecek. Hala gazete kâğıtlarına ekmek sarılmasını hala terk edemedik. Gazete boyalarının kanserojen madde içerdiği, bu nedenle ülkenin her tarafında yasaklanmasına rağmen bizde kullanması denetleyicilerinin aczidir. Fırınların sağlıklı ve hijyenik (sıhhi) olması, sağlıklı bir ortamda üretim yapması konusunda kontroller sıklaştırılmalı. Fırıncılar için ”Yeniden beyazlara” diyerek bir çalışma başlatalım.
Eskiden fırıncılarımızın başlarında boneleri, beyaz önlükleri, ayrıca giydikleri beyaz formalı gömleklerin ceplerinde sağlık karneleri ve hatta zaman zaman parazit tahlilleri için halk sağlığı laboratuarında çeşitli tahliller için giderlerdi. Sağlık Müdürlüğü’nün bu hizmetleri bizleri fazlasıyla sevindirirdi.
şimdi böyle bir çalışma var mı sormak geliyor insanın içinden? Ayrıca belediye hiç fırınları denetliyor mu? denetlediyse bunları niçin raporlar halinde basına yansıtılmıyor? şu kenar mahallelerdeki fırınların ruhsat durumu ne alemde… Suyu olmayan bidonlarla su taşınan bir fırına nasıl ruhsat verildi. ınsanların sağlığıyla oynanmamalı…
Fırınların fiziki şartları göz önünde alındığında, hayvan barınaklarından uzak olması, etrafında açıktan akan lağım ve kanalizasyonlar olmamalı. Ancak hayvan ahırlarının daha şehrin dışına çıkarılma işlemi tamamlanmadığından, bu vesileyle “fırınla ahır ve ağılların bir birinden uzak ayrı mekânlarda olmasına özen gösterilmelidir. Sağlığımızı tehlikeye düşürenler cezasız kalmamalı. Hizmette kusur etmeyen, en güzel şekilde hizmet verenler de ödüllendirilmelidir.