Deniz Güney
1 Ekim 2012
Bakan Faruk Çelik, Urfa Büyük Şehir Belediye Başkanlığına aday olmaz.
Çünkü;
Başbakan da böyle bir tercih yapmaz.
Yaparsa kendi kendisiyle çelişir.
Bakan aday olmazsa peki kimler AK Parti’den aday olur?
Sayın bakalım aklınıza gelebilen isimleri…
Koyun önünüze ve düşünün.
Sizin aklınızdan geçen isimlerin hangisi bu toplumda heyecan yaratabilir?
Hangisi için ohh… beee. Tamam, işte olay budur diyebilirsiniz?
Merak etmeyin, sizin aklınızdan geçirdiğiniz adayların hepsini ben de aklımdan geçiriyorum.
Hem de hiç birini atlamadan.
Yalnızca ayıp olmasın diye isim zikretmek istemiyorum.
Hatta taaa Ziyaeddin Akbulut’a kadar düşünüyorum.
O gün gelsin vizyonu olan, isim yapmış bir Urfalı bulunur elbet diyenler olabilir.
O zaman hadi siz de düşünün, ben de düşüneyim o isimlerden bir kaçını.
Sayın desem kusura bakmayın ama hiç biriniz öyle kelli felli bir isim sayamazsınız bana.
İşin doğrusu bu düşündüğüm isimlerin içinde beni yalnızca Faruk Çelik kesiyor.
Beni yalnızca O heyecanlandırıyor.
Ama bakan bey de aday olmaz
Hadi diyelim Urfa Büyükşehir adayı oldu ve başkan seçildi.
Özür dileyerek söylüyorum; Hiç attan inip eşeğe binilir mi?
Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde görülmüş mü?
Bakan bey şu an kabinenin en önemli isimlerinden biri.
Hatta Başbakanın “A” takımındaki dört beş kişiden biri.
Hadi gene de diyelim Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.
Hiç düşündünüz mü?
Protokoldeki yeri ne olur?
Daha düne kadar kendisini havaalanında karşılamaya ve uğurlamaya gelen Vali beyi artık kendisi kapıda karşılamaya ve uğurlamaya başlar.
Vali’den izin alan biri konumuna düşer.
Kabineden daha önce milletvekili olan ancak kendisinin Belediye Başkanı olduğu dönemde de Bakan olan bir arkadaşı Urfa’ya geldiğinde, onu havaalanında karşılar.
Şu an emrinde olan Urfa milletvekilleri ile Vali bey’in emrine girer.
Etrafında,”Sayın bakanım.” diyerek dönen milletvekillerini kapı da karşılar.
Hatta bu kez kendisi; “Sayın milletvekilim, Efendim. Sayın Vekilim. Şurası için sorunumuz var kaynak lazım. Bize yardımcı olun da şu sorunu çözelim.” konumuna düşer.
Aslında sizlere daha bunun gibi çok örnek sıralayabilirim.
Ama Faruk Çelik’in, Belediye Başkanı olması, bir defa eşyanın tabiatına ters.
Bu tür şeyler insanın nefsine bile ağır gelir.
Hadi memleket için Türkiye için fedakârlık eder ve bunlara katlanır deyin.
Bana, böyle bir fedakârlık örneği gösterebilir misiniz?
Eğer, derseniz; olur hatta bal gibi de olur.
Ben de o zaman derim ki; Başbakan Cumhurbaşkanı olmasın.
Bıraksın Abdullah Gül yeniden Cumhurbaşkanı adayı olsun.
Bu mümkün mü?
Asla!
İşte bakan beyi de Urfa’dan aday gösterirse başbakan da kendi kendisiyle çelişir.
Başbakan, başbakan iken bu fedakârlığı yapamıyorsa bakanın yapması beklenebilir mi?
Kaldı ki Faruk Çelik, Urfa’da milletvekili adayı gösterildiğinde bile ne kadar dert yandığını biliyoruz.
Mesela ne demişti: “Urfa’ya geldim siyasi birikimimi paylaşacak birini bulamadım.”
Siyasi birikimin paylaşacak birini dahi bulamıyorsa neden gelsin ki Urfa’ya?
Bu bakanlığına benzemez.
Bir gün Urfa’da, aylarca Ankara’da olmaz.
Hayatının büyük bir bölümü Urfa’da geçer.
Bu sözünden de anlıyoruz ki Faruk Çelik, Urfa’da çok yalnızlık çeker ve başkan olmaz.
Bir diğer bir sözü; “Seçim çalışmalarım da bir yerlere ziyaret gerçekleştirdiğimde, bir de bakıyorum ki bundan BDP’lilerin bile haberi oluyor. Bu nasıl oluyor?” şeklindeki sitemi.
Demek ki Bakan beyin, güvenecek kimsesi yok. Başkanlığının ilk yılında Urfa onu yerel tabirle pelpiti eder. Yani Urfa, milletvekilliğindeki seçim çalışmalarında zor günler geçirdiği kadar başkanlık da zor günler geçirir.
Bakan beyin Urfa üzerine bir başka sözü ise “Urfa siyaseti üzerine kitap bile yazılır.”
Bu sözü de Urfa’yı çok iyi tanıdığını ancak Urfa’da siyaset yapmanın bir başka ile benzemediğini gösteriyor.
Faruk Çelik’in, bu kadar dert yandığı Urfa’dan halen başkan aday olabileceğini mi düşünüyorsunuz?
Öyleyse hadi yanıltın beni.