Sabri Dişli
18 Eylül 2007
Günlerden bir gün üst düzey yabancı bir kafile gelir….
Kafileye tarihi yerler gezdirilir…
Burası Selçuklu, burası Hititler… Kral Abgar… Roma dönemi… Osmanlı Dönemi…
Kafileden biri dönüp sorar…
ıyi de Cumhuriyet Dönemine ait hiç tarihi eseriniz yok mu?
Olmaz mı? Der… ılgili: ışte Atatürk Barajı…
Tamam da Cumhuriyetin ilk Kurulduğu yıllara ait demek istedim…
(…)
ışte sorunun cevabı “ 68 yıllık Kız Meslek Lisesi!”
Koca kurul oy birliği ile karar vermiş…
Tarihi eser olarak tescil etmiş…
Mahkemeye itiraz edilmiş… Hukuki süreç başlatılmış…
Süreç sonuçlanıncaya kadar bu tarihi binayı korumak kime düşer?
Hangi kuruma devir edilmişse o kuruma düşer…
ıstanbul’daki tarihi yalı konakların yerine bina dikmek için aynı strateji kullanılmıyor herhalde (!)
Malik, konağı kat karşılığı vermeyi kafaya koymuş… Yapıyı önce korumasız bırakır… Sonra yapının içini ipsiz -sapsızın bıraktığı çöp dolar… Sonra çöpler konakla birlikte gecenin bir vakti yanıverir…
VE konağın yerinden modern bir bina yükselir…
Sonra mı? Daracık caddelerde araç kaldırmayan, cinnet getiren sürücüler peydahlanır.
Bir grup Urfalı bu binanın tekrar okul yapılması için uğraş verirken;
şimdiki bürokrat kadrosunun çoğu şanlıurfa’ya henüz atanmamıştı…
“Devri için uğraştık diye en doğru kararı da bu grup verir” manasında değil…
Bu işin uzmanı var, kurulu var ve hepsinden önemlisi hukukun üstünlüğü var…
Görünen odur ki… Bina kör bir kuyuya atıldı… şimdi kırk tane akıllı çıkaracak…da…kırk tane akıllıdan bir tane bulabilecek miyiz?