Mehmet Göncü
24 Ağustos 2012
Kıymetli okuyucularım bildiğiniz gibi ilimiz Şanlıurfa jeolojik olarak tektonik bir hareket sonucu meydana gelmiş olan yarım hilal şeklindeki çukur bir yerleşim alanı üzerine kurulmuştur.
On bir bin yıllık geçmişinde bu il kültür ve tabiat varlıkları ve sulak alanları ile anılmış ve kutsanmış güzel bir kent olmuştur.
Nitekim günümüze ulaşan tarihi somut kalıntılar bu gerçeği ayan beyan kanıtlıyor. Ancak bu son 30-40 sene içerisinde Urfa pozitif ve negatif olarak çok büyük değişikliğe uğradı. Ancak ben bu yazımda Urfa’nın eski güzel sakin ve serin gecelerinden biraz söz edeceğim ve benim 70 sene önceye giden çocukluk yıllarımdaki Urfa’yı sizlere anlatacağım.
O tarihlerde Urfa yaz geceleri tadına doyulmaz tatlı bir serinlik ve hemen hemen sıfır rutubet bir havaya sahipti.
Damlarda çığ çekilmiş tahtlarda yatardık.
Sabit yıldızları sayar, ayın çeşitli şekilleri ile hayal kurar ve mışıl mışıl uyurduk.
O yıllarda böyle egzoz susturucusunu çıkarmış, keyif için gürültü çıkaran motosikletli sorumsuz ve saygısız kimseler yoktu.
Keza; gecenin ilerlemiş saatinde otomobili ile gezerken sesi sonuna kadar açık müzik dinleyen görgüsüzler de yoktu.
Aksine payton atlarının nallarına ses çıkarmasın diye demir yerine lastik çakmış kibar ve kent kültürü almış sürücüler vardı.
Kaldı ki gerek Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ve gerekse Çevre Kanunu gürültü kirliliğini suç saymıştır.
Dilek ve temennimiz şudur ki; huzur ve asayişi sağlamada önemli faydaları görülen mobilize olmuş “Yunus” olarak adlandırılan polislerin ve çevreyle ilgili görevli memurların halkı rahatsız eden bu gibi olumsuzluklara karşı da yaptırım uygulamalarıdır.
Mevcut idari kararlara göre, maytap, hava fişek ve oyuncak patlayıcıların kullanılması da yasaktır. Bu konuda halkın şikâyetleri göz önüne alınmalıdır.
Hey gidi günler hey.
Bu gün artık köyler hariç, damda tahtta veya balkonda yatan kalmadı.
İstese de kimse yatamaz ki.
Çünkü rutubet eskiye göre nispeten artmış, yüz binlerce klima hem havayı ısıtıyor, hem de gürültü çıkarıyor.
Demek ki her nimetin bir de külfeti varmış. Ayrıca en ufak bir seste kıyameti koparacak şekilde öten sokaklara park etmiş araçların alarm zilleri bu taht sefasını sürmemize engel önemli etkenlerden biri.
Ben şahsen denedim ama bu saydığım nedenlerden ötürü balkonda yatamadım.
Ayrıca; akranlarım gibi ben de yaşım itibarı ile Urfa’nın eski ve yeni havasını mukayese edebiliyorum.
Bu nedenle kesinlikle söyleyebilirim ki, dünyamız atmosferindeki mevcut sera gazlarının artmasına bağlı olarak meydana gelen küresel ısınma ve iklim değişikliklerinden ilimiz Urfa’da etkilenmiştir.
Aşırı sıcaklar nedeni ile ben de klimalı odada kerhen de olsa yatarken, Urfa’nın eski günlerdeki gibi serin, sessiz ve güzel yaz gecelerindeki taht sefasını özlüyorum.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla..