K. Eren Akalın
26 Şubat 2008
Yerel seçimler yaklaşa dursun, Urfa’da da seçim kazanı iyiden iyiye kaynamaya başladı. Bir tarafta başkanımızı övenler, diğer tarafta yerenler. Yerenlerin son zamanlarda en sık başvurdukları eleştiri ise, yenilenen kaldırımlar. Açıkçası söylenenler hakkında bir malumata sahip değilim ve hatta maksatlı olduğuna dair bir fikre dahi kapıldım. Bununla beraber, toplumumuzun hep yok saydığı, ısrarla görmezden geldiği engelli yurttaşlarımızın, yeni kaldırımlardan rahatlıkla yararlanabilmesi açısından kullanışsız olduğu da , bir vaka. Ancak yapılan eleştirilerin hiç biri bu yönde değil.
Kaldırımlarımızın yapılan yenileme çalışmalarıyla, daha modern bir görünüme sahip hale geldiği kesin ama bu uygar bir yapıya kavuştuğu anlamına gelmiyor, çünkü tekerlekli sandalye ile bu kaldırımları kullanmak yine mümkün değil. Gereken eğimler üzülerek görüyoruz ki es geçilmiş. Oysa tekerlekli sandalyeye mahkum insanlarımızın sosyal yaşama katılım gösterebilmeleri için bu ‘detay’ son derece ehemmiyet arz ediyor. Üstelik yenileme aşamasında bu eğimleri yapmak için fazladan bir tek kuruş dahi harcamaya gerekte yoktu, ama olmadı, yine yok sayıldılar, yine unutuldular.
Hal bu ki, hepimiz birer potansiyel engelliyiz aynı zamanda, yaşamın bize neler koşacağını hiçbirimizin şimdiden bilmesi söz konusu değil. Bu yüzden toplumun hiçbir kesimini görmezden gelme hakkımız da yok. Ne olursa olsun, ne kadar maliyet gerekirse gereksin bu yanlıştan en kısa müddette dönülmesi elzemdir. Hem engellilerimiz için, hem toplum olarak onlara borçlu olduğumuz için.
Olayın bir başka tarafı da bu yanlıştan direkt olarak etkilenen bedensel engelli insanlarımızın sükutu. Bu insanlarımızın, Urfa’da toplam kaç derneğin çatısı altında örgütlendiklerini bilmiyorum ama bu duruma ne ferdi ne de STK olarak bir reaksiyon gösterdiklerine yazılı basında hiç rastlamadım, umarım ben atlamışımdır. Fakat koşullar ne olursa olsun bu insanlarımız seslerini duyurmak zorundalar ve susarak hiçbir yarar elde edemeyeceklerini, sanırım en iyi bilenler de kendileridir . Bizlere düşense onlara kulak vermektir, onların seslerine seslerimizi inatla katmaktır.