Ali H. Demir
3 Ekim 2006
Eğitim önceleri toplum içinde yaşayan bireylerin kendi isteklerine bağlı olarak yapılan bir faaliyetken zamanla toplumların gelişmişlik düzeyi arttıkça toplumsal hayatın içinde bulunan her birey için zorunlu bir duruma gelmiştir. Özellikle 18. yüzyıldan itibaren eğitim devletin bir görevi şeklinde algılanmaya başlanmıştır. Bu andan itibaren toplumlar gelişmişlik seviyelerini yükseltmek için eğitime çok daha fazla önem vermeye başlamışlardır. Günümüzde gelişmiş toplumların eğitim konusunda hiçbir sorunlarının olmadığını iddia etmek doğru değildir. Ancak bizim yaşadığımız sorunlarla gelişmiş toplumların yaşadığı sorunlar arasında hem nitelik hem de nicelik farkı var. şanlıurfa ilinde eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi konusunda yapılabileceklerin belirlenmesi kısa bir süre içinde olup bitecek bir çalışmayla yapılamayacak kadar karmaşık, ağır ve kapsamlıdır. Bu nedenle yaşanan sorunlara hemen bir çözüm önerisinin geliştirilmesi ve uygulanması sağlıklı sonuçlar alınmasını beklememek gerekir. Bu tür bir beklenti sorunların çözümüne yardım etmek yerine tersine sorunların kalıcılığını arttırır, çözüm için çaba gösterenlerin ümitsizliğe kapılmasına yol açabilir. Öncelikle eğitim alanında yaşanan sorunların belirlenmesine özel önem verilmelidir. Yaşanan sorunların belirlenmesi çözüme doğru atılacak adımların belirlenmesine de yardımcı olacaktır. Çünkü yaşanan sorunların belirlenmesi çözüm için yapılacakların belirlenmesine yol gösterecek, yaşanan sorunların sebepleri araştırıldığında bu sorunlara yol açan hususlar da belirlenmiş olacaktır. şanlıurfa ili alan olarak oldukça büyük illerden birisi. Böylesine büyük bir ildeki yerleşim yerlerinin birbirinden uzak ve dağınık olması eğitimi olumsuz şekilde etkileyen önemli etmenlerden birisi. ılin coğrafi özelliklerine bakıldığında dağlık olan yerlerin çok yaygın olmadığı söylenebilir. Fazla dağlık olmayan yerlerde eğitim konusunda problemlerin olmadığını tam tersine eğitim sorunlarının dağlık yörelerde yaygın bir biçimde görüldüğünü söylemek de doğru olmaz. Genel olarak eğitim sorunları coğrafi durumdan bağımsız bir biçimde yaşanmakta. şanlıurfa ilinde coğrafi konumdan çok yerleşim yerlerinin dağınıklığı eğitim etkinliklerinin verimliliğini önemli oranda olumsuz etkiliyor. şanlıurfa’daki toplumsal yaşayışın önemli özelliklerden bazıları aşiret anlayışının yaygın olması, toplumsal yapıyı oluşturan ailelerin çekirdek aileden çok büyük aile olması, ailelerin kalabalık olmasıdır. Aşiret anlayışı ve aile yapısının özellikleri nedeniyle bir arada yaşayan topluluklar arasında aşiret kavgaları veya aile içi çeşitli kavgalar nedeniyle birbirine küsen küçük gruplar yaşadıkları yerden başka bir yere göç edip yerleşmekte ve kısa bir süre sonra yeni yerleşilen yerde yeni bir köy, mezra veya yerleşim yeri ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak bir süre sonra buraya çeşitli toplumsal hizmetlerin gitmesi gerekiyor. Bu hizmetlerden birisi de eğitim hizmeti olması nedeniyle oraya okul, öğretmen ve diğer eğitim alt yapı hizmetlerinin götürülmesi gerekiyor. Bu gereklilik eğitim işinden sorumlu olanların işlerini de önemli oranda arttırmaktadır. Yerleşimin dağınık olduğu yörelerde her yerleşim yerine okul yapılabilmesi mümkün değil, ekonomik de değil. Bir köy ve bu köyün üç, dört, veya bazen daha fazla miktarda mezrası olduğunu düşünürsek köy ve köye bağlı mezralarda birer okulun yapılabilmesi mümkün değil. Her birimde on- on beş bazen biraz daha fazla sayıda öğrenci olabiliyor. Bu durumda bu öğrencilerin hepsi için bir okul, öğretmen ve diğer araç gereç temin edilebilmesi mümkün değil. Hepsinin ortasına bir okul yapılarak buraya gelmelerini sağlayabilirsiniz diye düşünüldüğünde ise iki- üç km. bazen daha az veya daha fazla mesafelerin olduğu durumlarda öğrencilerin gidip gelmesi, taşınması her mevsimde mümkün olmayabiliyor. Bu durumda öğrencilerin taşınması ayrı bir sorun oluyor. Köyler ve mezralar arasında varolan yolların da her zaman sağlıklı olduğunu görebilmek mümkün değil. Bu kadar dağınık yerleşimin olduğu yerlerde yol, su, elektrik, telefon vb. alt yapı hizmetlerinin de yeterince götürülebildiğini söylemek mümkün olmadığı için eğitim hizmetinin de buralara yeterince götürülebilmesi mümkün olmamaktadır. Zaman zaman öyle köylerle, yerleşim yerleriyle karşılaşılıyor ki merkeze altmış- yetmiş km. uzaklıkta dağlık kesimlerde bulunan yerleşim yerleri olabiliyor. Böyle yerlerde sağlıklı bir eğitim hizmetinin yapılabilmesi mümkün olmamaktadır. Bu gibi yerlerde yaşayan insanların durumlarına, yaşayışlarına, yaşam standartlarına bakıldığında oldukça düşük düzeyde olduğu görülebilir. Böyle bir ortamda bulunan insanların neden daha iyi şartlarda yaşamak istemediklerini anlamak için onları ve içinde bulundukları şartları yeterince tanımak gerekiyor. Bu gibi yerlerde yaşayan insanların hayvancılık yapmaları, akrabalarına yakın olmak istemeleri, kan davasından kaçmak istemeleri, kendilerine ait tarlalara sahip olmaları gibi nedenlerin sayıldığı söylenebilir. şehir nüfusunun yoğun olduğu yörelerde pek çok toplumsal hizmetlerin yaygınlaştırılması daha kolay olabilmektedir. Ancak dağınık yerleşim veya düzensiz şehirleşmenin yaşandığı yerlerde toplumsal hizmetlerin her yerleşim yerine aynı şekilde götürülebilmesi önünde önemli zorluklar var. Bu hizmetler içinde eğitim hizmeti içinde aynı durum söz konusudur. Eğitim hizmeti okullar aracılığıyla götürülen bir hizmet olduğuna göre eğitim hizmetinin yaygınlaştırılması demek okul sayısının arttırılması demektir. Okul sayısının arttırılması ise bina, araç-gereç, eğitim donanımı, personel ihtiyacı gibi alt yapı unsurlarını gerektiriyor. Bu alt yapı unsurlarının her yerleşim yerine aynı oranda götürülebilmesi için ekonomik imkanların da ona göre planlanmasını gerektirmektedir. Bu gün hala birleştirilmiş sınıflı eğitim uygulamasının geçerli olduğu ülkemizde tek sınıflı, tek öğretmenli okullarda eğitim yapılmaya çalışılmaktadır. Bu tür bir okullaşmanın sağlıklı bir eğitim uygulamasını getirebilmesi oldukça zor. Ancak dağınık yerleşim yerlerinde yaşayan insanlara eğitim hizmetinin götürülebilmesi de önemli bir kamu görevi olarak devlete verilmiştir. Bu gün dağınık yerleşim yerlerinde bulunanların taşımalı eğitimle merkez okullara taşınarak eğitime tabi tutulması ya da yatılı ilköğretim okullarında öğrencilerin eğitime tabi tutulması uygulaması yapılıyor. Bu tür uygulamalar ise devlete oldukça pahalıya mal olmaktadır. Taşımalı eğitim uygulamasında iklim şartlarının ve taşımada olması gereken alt yapının oluşturulmasında görülen olumsuzluklar daha başka sorunları da beraberinde getirmektedir. Dağınık yerleşimin olmadığı fakat çarpık kentleşmenin yaygın olduğu yerlerde de okullaşmanın önünde büyük engeller çıkmaktadır. Çarpık kentleşme sonucu pek çok alt yapı sorunları kentte hayatı zorlaştırıyor. Bunun sonucunda aileler çocuklarını okula göndermekte zorlanıyorlar. Çarpık kentleşme sadece alt yapı sorunlarının, yetersizliklerinin yaşanmasına yol açmıyor. Çarpık kentleşme olgusunun yoğun yaşandığı yerlerde okul- aile ilişkileri de yeterince sağlıklı yürümüyor. Ailelerin adreslerini bulmak, ailelere ulaşmak, kimin nerede yaşadığını yeterince sağlıklı şekilde belirlemek oldukça zor oluyor. Çarpık kentleşmenin olduğu yerlerde merkezi yönetim unsurları işbirliği yapacağı yerel yönetim unsurlarıyla etkili bir iletişim kuramıyorlar. Böyle olunca özellikle muhtarlıklarla ilgili iş ve işlemler konusunda öğrencilerin takibi, belirlenmesi, okula devamı konularında büyük sorunlar yaşanıyor. Yoğun nüfusun yaşadığı mahallelerdeki okullarda öğrencilerin okula gelip gitmesi tamamen öğrencinin kendisine kalıyor. Okul idareleri öğrencilerin devamı- takibi konusunda yeterince çalışamıyorlar. Bu durum köylerde kırsal kesimin ağırlıkta olduğu yörelerde daha belirgin. Aynı köyden birisinin muhtarlık görevini yürüttüğü bir köyde öğrencinin okula devam edip etmemesi öğrenci velisinin isteğine kalıyor. Devamsızlığın fazla olduğu yerlerde kanunlardaki yaptırımları uygulayabilmek oldukça zor. Böyle bir yerde okul çağına gelen öğrencileri okula kayıt etmek değil, okula gelip kayıt olmak isteyenlerin kayıtlarını yaparak okullaştırılması söz konusu olduğunu söylemek çok da hayalci bir yaklaşım değildir. Yani gerçek anlamda okul çağındaki öğrencilerin tamamının okula alınması değil, gelen öğrencilerin okula alınıp kayıt edilmesi söz konusu. Kırsal kesimde okul yönetimlerinin en fazla karşılaştığı olay; öğrencinin okula kayıt olurken veya okulu bitirinceye kadar nüfus kağıdının olmaması. Okul yönetimleri ailelerden nüfus kağıdı istediği zaman ailelerin çocuğunun nüfus kağıdını çıkarmadıkları, ailelerin resmi evlilik işleminin bile olmadığını görmek çok sıradan olaylar olarak yaşanmakta. şanlıurfa ilinde bulunan on ilçede eğitimin ortak problemleri dışında kendine özgü şartlardan kaynaklanan problemler de var. Bu problemler konusunda araştırma çalışmalarının yapılması şart. Ancak bu konuda planlı bir çalışmanın yapılabildiğini söylemek zor. Eğitim konusunda çalışanların bu konudaki görüşlerine başvurulması gerekiyor. Ancak bu konuda eğitim sistemimiz içinde oluşmuş bir gelenekten söz etmek de mümkün değil. Eğitim yöneticileri çok alt düzeydeki sorunlarla boğuşmaktan ne yazık ki niteliğe dair sorunlara bakmaya fırsat bulamıyorlar. Bu nedenle acilen şanlıurfa ilinde yaşanan temel sorunların çözülmesi konusunda merkezi ve yerel yöneticilerin, topluma yön verme gücünü elinde bulunduranların bir şeyler yapmaları gerekiyor. Selam ve saygılar….