Ali H. Demir
9 Ocak 2007
Mübarek kurban bayramı ve yeni bir yıl geçti. Tüm okuyucuların geçmiş bayramlarını ve yeni yıllarını kutluyorum. Bu arada öğretim yılının sonlarına yaklaştığımız şu günlerde okullarda, evlerde dönem sonu karnelerinin alınacağı günler yaklaştıkça öğrencilerde ve velilerde tatlı ve heyecanlı bir bekleyiş neredeyse had safhaya ulaştı diyebiliriz. Eğitime dair yazıların bir yenisinde daha buluştuk. Eğitime dair yazılar yazarken eğitimin önemi konusunda toplumsal bilince bir nebze de olsa katkımız oluyorsa kendimizi mutlu sayacağız. Toplu halde yaşayan insanlar gereksinimlerini karşılamak için örgütlenmiş ve böylece örgütleri oluşturmuştur. Bu nedenle örgüt kurmak, örgütlenmek doğal bir durumdur. Örgütlenmenin olduğu bir yerde ise yönetim, yönetici ve yönetilen kavramlarının bulunması ve bu kavramlar arası etkileşimlerin olması da tıpkı ısınan suyun kaynaması gibi kaçınılmaz bir olgudur. Örgütler kendileri için belirlenmiş amaçları gerçekleştirmek için oluşturulur ve bu amaçların gerçekleştirilmesi için çalıştırılması gerekir. Belirlenen amaçların gerçekleştirilmesi amacıyla çalıştırma ise yönetim tarafından yerine getirilmektedir. Yönetim alanında çalışan alan uzmanları yönetimi örgütler için can alıcı bir konumda görürler. Bu alana yönelik sayısız kuramlar, kavramlar, ilkeler, uygulamalar geliştirmişlerdir ve halen bu gelişmeler son hızda devam etmektedir. Eğitim yönetimi kamu yönetiminin özel bir alanıdır. Okul yönetimi de eğitim yönetiminin daha sınırlı bir alana uygulanmasıdır. Eğitim yöneticileri örgütlerini Türk Milli Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri ile örgütün özel amaçları çerçevesinde yönetmekten sorumludur. Yönetim gibi denetim kavramı da örgütler için kaçınılmaz bir başka kavramdır. Denetim yönetimin bir fonksiyonu şeklinde tanımlanmaktadır. Denetim örgütsel faaliyetleri yönetim tarafından veya yönetim adına gözden geçirilmesi sürecidir. Denetim ve değerlendirmenin verimi etkilediği bir gerçektir. Yine alan uzmanlarına göre bu davranışın yapıldığı iş yerlerinde verim yükselmekte, yapılmadığı iş yerlerinde verim düşmektedir. Denetim yönetim adına yapılır. Yönetime veri sağlar, işlerin nasıl gittiğini gösterir. Bu yönüyle denetim yönetime veri sağlayarak alınacak kararların etkililiğine yardım eder. Örgüt içinde karar merkezi bir tane olması gerekir. Karar merkezi bir tane derken tamamen katı merkeziyetçi bir anlayıştan söz etmiyorum. Örgüt farklı işlerin yapıldığı, farklı birimleri içinde barındıran, birçok etkileşimin olduğu yapılardır. Örgütler yönetim tarafından hareket ettirilir. Yönetim çeşitli fonksiyonları aracılığıyla örgütü yönlendirir. Tüm fonksiyonlar alınan kararlar doğrultusunda işlevlerini yerine getirirler. Denetim örgüt içinde var olan yönetimin yerine geçerek örgütü yönetemez. Bu yönüyle denetim fonksiyonunun etkililiği yönetime bağlıdır. Denetim yönetime bağlı olarak fonksiyon icra ettiği için denetimde görülen aksaklık ve eksikliklerden öncelikle yönetim sorumludur. Denetim yönetimin bir alt birimi olarak görev yapmaktadır. Aslında örgüt içinde var olan tüm işlerin yürütülmesinden yönetim makamları birinci derecede sorumludur. Çünkü örgüt içinde kararların alınmasından, planlanmasından, koordinasyonun sağlanmasından, denetimin yapılmasından ve değerlendirmelerin yapılarak yeni gidilecek yönden yine yönetim sorumludur. Yönetim amaçları koyar, amaçların gerçekleştirilmesi için yapılacak örgütleme faaliyetlerini yapmaya yetkili tek güçtür. Eğitim yönetimi alanında görev yapan eğitim yöneticileri diğer tüm örgütlerdeki yapılması gereken işlevleri yerine getirmekten sorumludurlar. Yöneticinin günlük çalışmalardan haberdar olması, kimin ne yaptığını bilmesi önemlidir. Okulun iş ve personel durumunu bilmeyen yöneticinin verimli çalışma sağlaması beklenemez. Örgütün bağlı olduğu üst örgütsel yapı veya büyük sistem benzer örgütsel yapıların birleşiminden oluşur. Bu büyük sistem genel anlamda içinde yer aldığı toplumun gereksinimlerini karşılamak amacıyla süper sistem durumundaki devlet örgütünün alt sistemi durumundadır. Devletin tanımı gereği toplumun her alandaki gereksinimlerini karşılamak için örgütlenmiş yapıdır. Her alana yönelik gereksinimler devlet içinde oluşturulmuş alt sistemler aracılığıyla örgütlenmiş yapılar aracılığıyla karşılanmaya çalışılır. Eğitim, sağlık, adalet, ekonomi vb. bir çok alandaki toplumsal gereksinimler bu alanlara yönelik örgütler aracılığıyla karşılanmaya çalışılır. Toplumların tarihi, kültürel, sosyal, ekonomik ve coğrafi özellikleri oluşturulacak örgütlerin özelliklerini, çalışma sistemlerini etkiler. Bu nedenle her yerde geçerli yönetsel, ekonomik, sosyal, siyasal ve örgütsel tek tip sistemlerden, yapılardan söz edebilmek mümkün değildir. Her toplum kendi özelliklerine uygun örgütsel yapılarını, yönetsel anlayışlarını yerleştirmeyi hedeflerler. Türkiye toplumu da diğer dünya toplumları gibi kendine has özellikleri olan bir coğrafyada tarihi, kültürel, sosyal ve siyasal özellikleriyle dünyada yerini almıştır. Ülkemizde merkeziyetçi anlayışın hakim olduğu bir yönetim anlayışı mevcuttur. Genel yönetim anlayışı ve diğer özellikler alttan üste tüm örgütsel yapıları belli oranlarda etkilemektedir. Bu nedenle örgütsel yapılara ilişkin değerlendirmeler yaparken toplumsal genlerimizde var olan özelliklerimizden bağımsız bir değerlendirme bizi yanlış sonuçlara götürebilir. Denetim anlayışımız da bu özelliklerden bir şekilde etkilenmektedir. Milli Eğitim Sistemi içinde merkezde ve illerde olmak üzere iki tür denetim elemanı grubu vardır. Bunlardan merkezdekiler bakanlık müfettişi olarak isimlendirilir ve Ankara, ızmir, ıstanbul’da bulunur ve ülkenin her yerinde bu denetim elemanlarının denetim yapma yetkisi vardır. ıllerde ise il düzeyinde görev yapan denetim elemanları sadece o ildeki denetim işinden sorumludur. ıllerdeki denetim elemanlarının çalışmaları mevzuatla düzenlenmiştir ve ilgili mevzuatına bakıldığında denetim elemanlarının görev alanına bir çok kurumun girmekte olduğu, bu kurumlarla ilgili inceleme, soruşturma, rehberlik ve denetim görevinin bu denetim elemanlarına verildiği görülmektedir. ılköğretim kademesi için geçerli olan bu durum ortaöğretim ve diğer kurumlar için söz konusu olmamaktadır. Bu kurumların denetimleri bakanlık müfettişleri tarafından yapılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda ise yeterince verimli bir çalışmanın yürütülemediği gün gibi ortadadır. Zira bakanlık müfettişlerinin sayısı ve buna karşın denetimi yapılacak personel ve kurum sayısı da ortada olup yıllarca denetimi yapılmayan pek çok kurum ve personel bulunmaktadır. Ortaöğretimde görev yapan bir öğretmen meslek hayatında üç veya dört defa denetimden ya geçiyor ya geçmiyor denirse çokta hatalı bir yargıda bulunulmamış olunur. Bu anlamda ilköğretim kurumları dışındaki eğitim kurumlarının sağlıklı, etkili ve verimli bir denetime tabi tutulabildiklerini iddia etmek gerçeklerle örtüşmemektedir. ılköğretimde kısmen gerçekleştiğini kabul edebileceğimiz, ortaöğretim ve diğer kurumlarda büyük oranda eksik kalan denetim fonksiyonu nasıl gerçekleştirilecektir? Sorusu önemli bir sorunu dile getirmekte olup çözüm bekleyen problem alanlarından birini oluşturmaktadır. Mevcut duruma bakıldığında eğitim alanında denetimsiz birçok alanın bulunduğu görülmektedir. Yukarıda denetimin can alıcı önemini vurgularken dile getirdiğimiz hususlar eğitim sistemimiz için uygulamada yerine gelmemektedir. Denetimsiz alanların olması ne anlama gelmektedir? Denetim yönetime alanla ilgili bilgi, veri sağladığına göre denetimin olmadığı durumlarda alana yönelik sağlıklı, sağlam bilgi ve verilere ulaşmanın mümkün olamayacağı mantıken akla gelmektedir. Böylesi bir durumda alana yönelik yapılacak değerlendirmeler tek taraflı bilgiye dayanır ki bu da yeterli derecede güvenli olmaz. Eğitim sistemimizdeki denetimsizliğin ortaya çıkardığı sorunlar çok değişik örgütsel, yönetimsel, toplumsal sorunlara yol açmaktadır. Bu alana yönelik değerlendirmelere bir başka yazıda devam etmek dileğiyle….. selam ve saygılar