
İbrahim Halil Okuyan
19 Aralık 2007
Dinimizin mukaddes saydığı, faziletlerle dolu iki önemli bayram var. Birincisi senede üç gün olarak kutlanan Ramazan bayramı ikincisi de senede dört gün olarak idrak edilen Kurban bayramı.
Birincisini 11 12 13 Ekim tarihlerinde kutladık. Kurban bayramı ise önümüzdeki 20 Aralık tarihinden itibaren inşallah dört gün içinde geçirmiş olacağız. Allah (c.c) bütün milletimiz ve ıslam âlemi için hayırlı etsin her yıl bu mübarek günleri huzur içinde kutlamayı cümlemize göstersin.
Her dinin kendine göre mukaddes günleri ve bayramları bulunmakla beraber ıslâm da yaşanan ramazan ve kurban bayramlarının mana itibarıyla dengine ulaşan olmamıştır. Olamazda… Zira bu bayramlar kendi özellikleri dışında oruç ve hac ibadetleriyle tamamen doyulmuş olarak mana âleminde yer almış Cenab-ı hakkın ilahi bir lütfü olarak insanların önüne konulmuştur. Anlayabilene ne mutlu.
Orucu o günlerde yeniden yaşarken hocalarımızdan yüceliklerini de dinlemiş faziletlerinden istifade etmeye çalışmışızdır. Bugün Hac ve kurban sath-ı mailine girmiş olduğunuzdan birazcık Kurbanın sosyal yardım yönünü ele alalım dedik.
ınsanlar çeşitli zenginliklerde yaratılmış olduğundan çok zengin olanların yanından yılda bir defa et yiyemeyenler dahi bulunabiliyor.
Et ki; Peygamberimizin (s.a.v); “Gıdaların seyidi” diye buyurduğu müstesna bir gıda her gücü yetenin yemesi yedirmesi gereken vazgeçilmez nitelikte bir besin işte bu besini sosyal yapısı ne kadar fakir ve kişi ne kadar kimsesiz olursa olsun, Kurban Bayramına erişince yeme imkânı buluyor. Bundan mahrum kalmıyor.
Bu kadar yardıma yönelik ve yaygın olan bu bayram başka bir dinde var mı? Bunun manasını idrak edemeyen batılılar ve o kafada olanlar uzun yıllar bu mübarek eylemi “Hayvan haklarına aykırı!” buldular “vahşet!” olarak nitelendirdiler ıslâm’ın böyle bir yardım aktivitesini hor görmeğe yeltendiler. Sanki kendileri et yemiyorlarmış gibi acayip hallere girdiler.
ıslâm’ın her işinde olduğu gibi “kurban” için de doğru yolunda ilerlemektedir. Gücü yetenler yılda bir gelen “kurban bayramı “günlerinde bir ibadet niteliğindeki görevlerini yerine getirip kurban kesmekle yardımlaşmanın bu en güzel şeklini yapmakta “merkezden muhitte “yayılan dalgalar halinde komşu, akraba, dost, ahbap, fakir, fukara derken ta Afrika’ya kadar yardımları ulaşmakta ve biri insanlık görevini “cihanşümal” hale getirmektedir.
Bu düşünce kutsallığı hiçbir dinde mevcut değildir. Avrupa Amerika toplumları daha zenginlerden oluşmasına rağmen böylesine “gönlü gani” liklerden uzatırlar onların fakir ülke insanlarına verdiği miadı dolmuş peynir süttozu ve yağlardan ibarettir. Kurban kesimi vahşet! Saydıkları için (kendileri yerler ama) yardımlaşmaya yanaşmazlar onların medeniyeti de işte böylesine garip bir medeniyettir. Sömürgeleştirme medeniyetinden bir şey bekleme ne zaman hayırlı bir sonuç verdi ki; bundan sonra da versin…? ınsanlığın teneffüs ettiği havayı bile canlılara çok gören bunlar değil mi? Kurban olsunlar insanlığın ve ıslâmlığın yaşadığı, yaşattığı gerçek medeniyette…