Halit Güllüoğlu
19 Mart 2009
Bu sözün “mucidi”, yarım asra yakın Türkiye siyasetinde yer alan renkli simalardan Süleyman Demirel’dir. Beklenmedik soruyla karşılaşınca dün söylenip daha sonra yerine getirilmemiş olan söz ve vaatler için kullanılmıştır. Başbakanlığında “herkes göğsünü gere gere ben Müslüman’ım diyebilmelidir” ler ilgili renkli broşürler eldedir. Adalet Partisinin kapatılmasından sonra Doğru-Yol Patisi adıyla yasakları delip tekrar iktidar olmuştur. Değişik zamanlarda çelişen sözler dolayısı ile basında sorgulanınca “dün dündü bugün bugündür” diyerek becerisini halka mal etmiştir. Cumhurbaşkanlığındaki dünle bugün söylenenlerinin menfi espri olarak taban kaybına sebebiyet vermiştir. Buna rağmen bazı hizmetleriyle anılacaktır.
Geçmişte birçok siyasetçi de bu esprileri kullanır oldu. Ayrıca ”yollar yürümekle aşınmaz” demesi Üniversiteli gençlere demokratikleşmenin işaretlerini vermiştir. Dokuz defa halkın oyuyla gelip sekiz defa darbelerle gidişi de ona atfedilir. Aslında ister muhalifi olalım istersek yandaş olalım. Liderlik ayrı bir özelliği gerektiriyor. Günahı ve sevabıyla doğrusuyla yanlışıyla toplumunda yaşatılmak bu meziyetlerle mümkündür. Şimdi her Parti Genel Başkanına “Liderdir diyemeyiz”.Çünkü o başka bir yeteneğin gereğidir. Rahmetlik Bülent Ecevit’le Süleyman Demirel’in kavgasından çok çeken bir ülke olmamıza rağmen ikisinin de beyanatları gündem teşkil ederdi.
Şimdi neden böyle bir konuya gerek duyduğumu arz edeyim.Fakıbaba’nın AKP de serüveni malum.Belediye Başkan adaylığı değişik alanlara taşındı.Son anlara kadar beklentisiyle Partisine bağlılığından şüphe edilmedi.Buna rağmen aday gösterilmedi.Seçmeni şaşırtan da bu.Böylece daima olduğu gibi Şanlıurfalı mağdurun yanındadır.Fakıbabanın tırmanışı böyle başladı.Derken siyasetin güzelliğine rağmen çirkinleşmesi karşılıklı atışmalarla katılaştı..
İşin dikkat çeken yanı AKP’nin Fakıbaba’yla ilgili bir “CD’sinin” kullanılmasıdır.İzlemek imkanına sahip oldum.Üzerinde de aynen şöyle yazılı.”Fakıbaba ve Urfa gerçekleri”.Hakikaten Sayın Başkanımız çok rahat bir şekilde AKP ye bağlığından söyletmektedir.Aday olma duygusunu taşıyarak çok saygılı olarak.Tüm hizmetlerin Milletvekillerinin katkılarıyla iktidarın olanaklarıyla sağlandığını samimiyetle ifade etmiştir.Montaj durumuna aklımız ermez.Amma işin bir yanı böyle.Özellikle Başbakanın desteğinden ve ona bağlılığından bahsetmektedir.Daha sonraki bölümlerinde ise “kendisinin AKP den sadece isteğinin aday adayı olmasıdır.Olmadığı taktirde Partinin üyesi olarak yükümlülüğünü yerine getireceğini” açıkça beyan etmiştir..
Dağıtılan bu “CD’sini” yanında AKP İl Başkanın Belediyenin icraatlarıyla ilgili tenkitleri yorum farklılıklarını da birlikte getirmektedir. Adeta ikisi de haklıdır veya haksızdır deyip geliyor bazılarının içinden. Her şeye rağmen hiçte sonuçta fazla değişim görünmüyor. Siyasi itişme inkar ve ithama keşke dönmese. Keşke böyle durumlar olmasaydı da eski dostlar düşmanca davranmasaydı birbirlerine. İnsanların daima tedbirli ve temkinli olması gerekir. İl Başkanının geçitler ve otogarla bazı işletmeler hakkındaki tenkitleri geciken meselelerdir. Zamanında yapılmayıp bugüne bırakılmış olması ne derece etkilidir bilinmez. Koskoca iktidar Partisi seçtiği Belediye başkanının eğer yanlışlarını dün görmemişse bugüne kalan neye yarayacaktır. Niçin yanlışlar hatalar dolayısıyla uyarılmamıştır. Kamuoyu neden aydınlatılmadı diye sorarlar insana. Diğer taraftan Sayın Fakıbaba bunca bağlılık ve işbirliğinden bahsetmesine rağmen nasıl bu durumlara vardı. Yani samimiyetle söylemeliyim bütün bunlar kafa karışıklığına neden olmuştur. Şimdi “Süleyman Demirel’den İnciler” diyerek seçmenin karşısında kimler ”Dün Dündü Bugün Bugündür” sözünde kurtuluş arayacak. İşte yaşanmış bir “Kıssadan Hisse”.
Hoşça kalın