Ömer Elçi
4 Şubat 2008
AKP iktidarının ikinci dönemiyle beraber öncelikli olarak yerel yönetim seçimleri öncesinde oy patlaması yapmak, Belediyeleri, muhtarlıkları almak için Türkiye’yi dipsiz kuyuya yuvarladı gibi..
Bilgi kirliliği ve şaşkınlık had safhada.
Türkiye ikiye ayrıştırılıyor.
Türban, başörtüsü savunucuları şeriatçı, türbanın, başörtüsünün, Cumhuriyet rejiminin yıkılışına zemin hazırlayacağını savunanlar ise dinsiz…
Böylesine anlaşılmaz bir olgu ile karşı karşıyayız.
Huzursuzluk yayılıyor. Bazı kesimler; ‘dindarlar, şeriatçılar ve dinsizler listesi’ hazırlıyor.
“Kim ne kadar dindardır, kim ne kadar dindar değildir” Bunu Allah bilir.
*
Hiç kimse karşısındakine “Ben dindarım, sen dinsizsin” deme hakkına sahip değildir. Her başörtülü de “şeratçı değildir”…
ınsanlar tartışıyor. ınsanlar yönlendiriliyor. ınsanlar gerdiriliyor. Din üzerinden yerel yönetim seçimleri yaklaşırken, çok tehlikeli bir siyaset yapılıyor.
Nelere yol açacağı bilinmeyen, sonu nereye varacağı kestirilemeyen tartışma toplumu dipsiz kuyuya yuvarlıyor.
Son aylarda şanlıurfa’daki taziyelerde, sohbetlerde bazı insanların; “AKP’ye oy vermeyenlerin cenaze namazı kılınmaz” değerlendirmelerine şahit oluyoruz.
Türkiye gerdiriliyor.
ınsanlar kamplaşmaya başlamış..
*
Kürt sorununu terörle besleyerek Türkiye’yi parçalamak, iç savaşa sürüklemek isteyenler; Türk-Kürt ve benzeri etnik çatışmalarla bunu başaramayacaklarını anlayınca din (Türban) çatışmasının fitilini ateşlediler.
Din üzerindeki tartışmalar en hassas, en kırılgan, en parçalayıcıdır.
Dış güçlerin maşası iç güçler, türban üzerinden amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyeceklerdir. Provokatörlerde zaman içerisinde devreye sokulacaktır.
Dinimizin özü; müşavere, hoşgörü ve sevgidir.
Dinimizde kışkırtıcıların, çıkarcıların yeri yoktur, uzlaşı ve birbirini anlama, bu günkü ve gelecekteki gerçekleri mantıkla çözmek en doğrusudur.
AKP türban konusunun böylesine çetrefilli bir hale geleceğini tahmin edebiliyor muydu? Bilinmez.
Türkiye ne yazık ki hızla dipsiz kuyuya yuvarlanıyor. Kuyunun dibi ise lav..
Türkiye 1980 öncesine sürüklendiriliyor.
“Türban hakkımdır, dinimin emridir” diyenler beklemede.
“Cumhuriyet tehlikededir, şeriatın ayak sesleridir” diyenler beklemede..
Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamak ve dinci-dinsiz çatışmalarını başlatmak isteyenler beklemede.
Siyasiler ise her geçen gün sorunu daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmekte.
Ulusal ve yerel basın reyting uğruna objektiflikten uzaklaşmakta…
şaşkınlık, belirsizlik, bilgi kirliliği had safhada..
Türkiye gerdirilmekte..
Türkiye dipsiz kuyuya yuvarlatıldı ve ne yazık ki hızla duvarlara çarpa çarpa ‘lav’lı kuyuda dibe doğru yuvarlanmakta..
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu günü ve geleceği için herkesin, herkesimin; medyanın daha fazla sorumluluk yüklenmesi ve kışkırtıcılara alan oluşturmaması en doğrusudur.
Dış güçlerce, dış güçlerin iç maşası güçlerce, kışkırtıcılarca gerdirilen; kör kuyuya yuvarlatılanlar birbirlerine kenetlenerek, birbirlerini anlamaya çalışarak ve de birbirlerinin ellerini tutarak, hiç kimsenin dipsiz kuyunun karanlıklarına yuvarlanmasına izin vermemesi en doğrusudur..