Mehmet Göncü
2 Ekim 2014
Kıymetli
okuyucularım, 12. yüzyılda yaşamış büyük düşünür ve Şair olan Sadi Şirazi, bir
şiirinde; “Bu dünyada kimse dertsiz
olamaz, yok eğer gerçekten bir adam dertsizse o da insan sayılmaz” demektedir.
Çünkü;
düşünen, düşündüğüne yorum getirebilen bir canlı olan insan kanadı kırık bir
kuşu gördüğünde, veyahut gözü yaşlı bir yetim çocukla karşılaştığında nasıl
olur da üzülmez ve de kederlenmez. Gerçekten böyle bir kişi de varsa o da insan
sayılmaz.
Bu
örnekleri çoğaltmak da mümkündür.
Örneğin
ben Kobani’den zorunlu olarak ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimizin hali
perişan hallerini Suruç ilçemize gidip yerinde gördüm. AFAD’ın, Kızılay’n,
Valiliğimizin, Büyükşehir başta olmak üzere Belediyelerimizin, Sivil Toplum
Kuruluşlarımızın ve ülkemizin dört bir tarafından yardım için gelen insanları
ve çok boyutlu olarak yaptıkları yardımları yerinde gözlemledim.
Biraz
teselli oldumsa da; hiçbir şeyin farkında olmayan çaresiz durumdaki küçük
çocukların, kucaklarındaki bebekle sağa-sola bakınan annelerin, yaşlıların,
hasta ve engellilerin bazılarının göz yaşları gerçekten yüreğimi parçaladı.
İnsan
sormadan edemiyor: Neden, niçin İslam dünyasında bu hadiseler oluyor?
Bana
göre, dünyanın gelişmiş ülkeleri, bu dramatik hadise karşısında, özde olmayan,
ancak sözde olan bir tutum sergiliyorlar.
Dikkat
ediyorum; Gazze kenti alt üst olup binlerce insan ölürken, barış için hiçbir
somut davranış sergileyemeyenler, kıllarını kıpırdatmayanlar şimdi kalkmışlar
sözde konuşuyorlar. Somut bir şey yok.
Şu
ana kadar Suriye ve Irak’taki bu mülteci hadisesine insanlık adına ne kadar
ekonomik katkıda bulunmuşlar. Biz devlet ve millet olarak 4 milyar dolara yakın
para harcamışız. Birleşmiş Milletler dahil, bol bol konuşan gelişmiş ülkeler ne
kadar yardımda bulunmuşlar. Herkes bu
durumu görüyor ve biliyor ve hiç kimse de kanmıyor.
Yaptıkları
göstermelik yardımlar devede kulak bile değil.
Biz
millet olarak tarih boyunca bu gibi olaylarda hep kendimizi kanıtlamışız.
Her
zaman ve her halükarda bir lokma ekmeğimizi muhtaçlarla paylaşmışız.
Sevgili
okuyucularım, bu konu çok uzun. İsterseniz
biz dönelim, yarın kutlayacağımız Kurban Bayramı’na..
Hiç kuşku yok ki, sizler de yoksul insanları
ve kimlere yardım yapacağınızı benden iyi biliyorsunuz . Acizane temennim odur
ki; gidip Suruç’ta yerinde gördüğüm Kobani’den göç etmiş, büyük bir dram
yaşayan kardeşlerimize yardım yapmanızı ve imkân varsa gidip o insanları
yerinde görmenizi tavsiye ediyorum. Mümkünse onlarla bayramlaşıp, kendilerini
teselli edip, yardımlarımızla gönüllerini fethedelim.
Bayramların
da asıl amacı bu değil mi?.
İşte
bu önemli sevap hadisesinde bizatihi oraya gitme imkanı olmayanlar için yardım
konusunda organize olmuş Büyükşehir Belediyemiz “Kurban Paylaşmaktır” adlı bir
kampanya başlattı. .
Sivil
Toplum Kuruluşlarının katkılarıyla yürütülen bu kampanyaya siz de katkıda
bulunabilirsiniz.
Detaylı
bilgilere Büyükşehir Belediyemizin 153 nolu telefonundan ulaşmanız mümkün.
Aziz
okuyucularım, yazımın konu başlığında ‘Derdim çoktur, hangisini sayayım’
dedimse de bu bayram arifesinde bunları sayıp, sizleri daha fazla üzmek
istemiyorum. Gerçi sizler benden daha iyi biliyorsunuz ya..
Bu
manada yarın idrak edeceğimiz Kurban bayramının bütün İslam ve insanlık alemine
barış, huzur ve esenlik getirmesini canı gönülden temenni ediyorum.