İbrahim Halil Okuyan
21 Ocak 2011
Yazının özeti:
Yiyecek maddelerinde binlerce gıda katkı maddesi kullanılmaktadır.
Tüketici olarak bu konuda bilgili olmalı ve zararlı katkılı gıda maddelerinden kendimizi ve ailemizi korumalıyız.
Yiyecek ambalajlarını incelemeyi öğrenmeliyiz.
Sonunda bozulan sağlığımızı kazanmak çok daha zor olacaktır.
Bu yazıda MSG adlı katkı maddesi anlatılmaktadır.
****
Son günlerde televizyonda haberlerde de dikkat çekilen bir MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.
Gıda katkı maddeleri en geniş anlamıyla gıdalara ilave edilen maddelerdir.
Bu tanım yiyeceklerin üretim, işlemleme, muameleye maruz bırakma, paketleme, taşıma ve depolanma süresince kullanılan maddeleri içermektedir.
Amerikalılar bir yılda yaklaşık olarak ağırlıkları kadar gıda katkı maddesi tüketmektedirler.
8000`in üzerinde gıda katkı maddesi bulunmaktadır.
Bazı maddelerin zararlı olduğu, bazılarının zararsız olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.
Bunlardan sadece 350-400 tanesi “E” numarasına sahiptir.
Bir gıda katkı maddesinin Avrupa Birliği ülkelerinde kullanımına müsaade edildi ise ona bir “E” numarası verilmiştir.
Monosodium glutamate (MSG)`ın numarası E621`dir.
Şayet bir yiyecek Monosodium glutamate içeriyorsa,
Bu, aşağıdaki ifadelerin biri ile belirtilebilir:
“lezzet artırıcı olarak Monosodium glutamate (E621) kullanıldı”
“lezzet artırıcı olarak Monosodium glutamate kullanıldı”
“lezzet artırıcı olarak E621 kullanıldı”
MONO SODYUM GLUTAMAT
Tatsız tuzsuz olmasına rağmen;
Piyasada Çin Tuzu diye adlandırılıyor.
Adında bile aldatmaca var,
Adeta “Çin Tuzu” değil de “CİN TUZU”.
Yiyeceklere katıldığında,
O yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel Olarak algılanmasını sağlıyor.
Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.
Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor.
O yüzden gıda üreticilerinin birçoğu MSG’ yi kârlı olduğu için kullanıyorlar.
MSG ZARARLI MI?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde Nörotoksin (sinir sistemi üzerinde zararlı etkisi olan zehirli maddeler).
Sinir hücrelerine zarar veriyor.
Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER,
PARKİNSON,
HUNTİNGTON hastalıkları,
SARA(Epilepsi),
Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk,
Obezite.
Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı, ensülinde artış ve buna bağlı diyabet.
Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.
Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor,
Anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS‘lerde çok kullanılmakta.
Hazır köfte harçları,
Et suyu tabletleri,
Hazır çorbalar,
Dondurmalar,
Renkli yoğurtlar
Ve benzeri birçok üründe var.
Şimdi diyeceksiniz ki,
Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada,
Ticaret de küreselleşti.
Küresel ticaret devleri insaf,
Merhamet gibi duygularla asla çalışmaz.
Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir.
Bu mamuller,
Albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız.
Sadece maddesel tadıyla değil,
Görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta.
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz.
Mesela Cips.
Semt pazarlarında 3 kg. Patatesi 1 TL ye alabilirsiniz.
Oysaki 50 gram CİPS 1 liradır.
Yani 1 kg. Cipsi, 20 TL. Den tükettiğimizin farkında bile değiliz.
Olumsuz etkileri de çabası.
bu mamulleri üretenler !….
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler.
Onların gıdaları organik ve doğaldır.
Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi,
burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Gelelim genel sağlık boyutuna;
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak,
Çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkûm edilenler,
Çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar,
Obez çocuklar,
Asabi çocuklar,
9-10 yaşında buluğ çağına girenler,
Çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12’sine çıkması ve benzerleri.
Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar.
Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler.
Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür.
Karbondioksitli meşrubatlardan,
Sakıncalı hazır gıdalara varana kadar birçok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi.
Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı?
Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz;
Endüstri,
Tarım,
Genel kültür alanında yetersiz kaldığından,
Yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler.
Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını istemezler.
Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.
Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan,
Küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada,
Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada,
Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada
yaşadığımızı asla unutmamalıyız.
Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
Büyüklerimizin sağlıklı oldukları zamanlarda olduğu gibi beslenmeye çalışalım.
Fast Food alışkanlıklara prim vermeyelim derim.
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !…..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
18.Ocak.2011 Şanlıurfa