Deniz Güney
10 Aralık 2012
Çok değil, bundan 6 ay önceydi.
Hazirandı.
Ve Haziran’da ölmek zordu.
Ama Cezaevinde çıkan yangında 13 kişi öldü. Çok sayıda yaralı vardı.
Mahkûmlar çıkan yangınlarda neredeyse firar edeceklerdi.
Kapasitesinin üstündeki Cezaevi o günlerde çok tartışıldı, çok konuşuldu.
Neyse ki o günlerde tutuklu ve hükümlüler başka cezaevine nakledildi.
Yani cezaevinin kapasitesi düşürüldü.
Ama sonra bütün yaşananlar unutulup gitti.
Peki, o günden bu güne ne değişti?
Bana sorarsanız; Yalnızca cezaevi müdürü.
O da sürgün olsun diye Urfa’ya gönderilmişti.
Bir de isyanı bastıran polislerin parayla ödüllendirildiği söyleniyordu.
Hepsi bu kadar.
Yani anlayacağınız sonuç; elde var sıfır.
Ama şimdi cezaevi gerçeğine yeniden dönersek O cezaevinin bu aralar yine kapasitesinin üstüne çıktığını hatırlatmak isterim.
Tutuklu ve hükümlü sayısı 300 olması gerekirken, yine 850’ye ulaşmış.
Yaşanlardan ders almak bu kadar mı zor?
Urfa cezaevini yeniden konuşmak için illaki canların bir kez daha yanması mı gerekiyor?
Yeniden olayların çıkması mı gerekiyor?
Zaten Cezaevlerinin PKK’nın eğitim kampına dönüştüğü iddia ediliyor.
Hatta PKK’nın cezaevlerinde radyo ile örgütlendiği söyleniyor.
Bu yüzden cezaevlerini hafife almayalım.
Tutar bu kez de “Hava çok soğuk ısınamıyoruz” diye battaniye yakarlarsa
Hadi çık işin içinden, kapasitesinin üstündeki Cezaevinde Kontrolü sağla sağlayabilirsen.
Vesselam…