Mehmet Göncü
28 Haziran 2015
Kıymetli
okuyucularım, kendimi bildim bileli, yaşamımın her evresinde, bitki ve hayvan
beslemeyi ve onlara ellerimle bakım yapıp hizmet etmeyi bir mutluluk
saymışımdır.
Ömrümüzün
bu son baharında da bitkilerle hem hal olmayı ve onlarla dertleşip lisanı
halleriyle telepati, yani eskilerin deyimi ile “Hiselkablel vuku” şeklinde
irtibat kurup dost olmaya çalışıyorum.
Efendim
oturduğum binanın bahçe dizaynı ile ben ilgileniyorum.
Bu
manada bahçeye çeşitli süs bitkilerinin yanı sıra çam, erik, ceviz, çınar,
zakkum, kaktüs ve asma gibi birçok ağaç türleri de diktim.
Her
sabah istisnasız, çok erken saatte bahçeye iner, bahçenin mıntıka temizliğini
elimle yapar, çiçeklere ve ağaçlara su verir, yeni yaprakları okşar ve severim.
Onlarla sohbetin tadını bilen bilir. Yaradanın bu güzel canlıları, mutlaka
aldıkları yardımın, gördükleri ilginin kat be katını size iade ederler.
Mutadım
olduğu gibi 2 gün öncede yine bahçedeki çekirdekten yetiştirdiğim bir ceviz
fidanıyla ilgileniyor ve yapraklarını yıkıyordum. Mübarek ceviz fidanı yerini
sevdiği ve ilgi gördüğü için iki yıl içinde boyumu aşmış ve serpilmiş bir
vaziyette arzı endam ederken, sevincime sevinç katar. Ancak geçen gün ceviz fidanının
sık yapraklarının altına saklanmış bir deve dikeni ile karşılaştım. Deve dikeni
yemyeşil yapraklarının yanı sıra iri beyaz ok gibi dikenlerini de çıkarıp kendi
hasımlarına karşı korumak amaçlı savunmasını da hazırlamıştı.
Kendisini
görünce içimden onu kökünden söküp atmak geldi. Ama sonra bana seslendiğini
sanki duyar gibi oldum.
Bana
hitaben şöyle söylüyordu; “Ben bu yıl bu cevizin misafiriyim. Sakın bana
dokunma. Beni de, seni de yaratan güç ve kudret aynıdır. Sen mi bana bu hayatı
verdin de şimdi almak istiyorsun. Bırak ben de bu güneşten, bu sudan, bu
topraktan, bu havadan faydalanayım. Bu gezegene ve bu canlı yaşama birçok
faydam var. Senin bilgin yetmez. Sen bu konuda cahilsin. Benim o kadar çok
faydam var ki, onu akıl izan sahibi kimseler bilebilir. Hadi çek git işine bak.
Sakın bana dokunma…”
Hemen
aklım başıma geldi; “Doğru söylüyorsun. Senin bu eko sistem içindeki görevini,
yani faydalarını bilemiyorum. Ben her hususta olduğu gibi bu konuda da bilgiye
muhtacım ve öğrenmeye de mecburum” dedim ve kendisine barışmak amacıyla su
ikram ettim. O gün bu gündür bir yıllık misafir bitki olan deve dikeniyle artık
dost olduk. Artık her sabah bahçeye indiğimde onunla da selamlaşıp sohbet
ediyorum.
Bu
gerçek karşısında; ne mutlu ağacı, kuşu, toprağı, taşı ve de böceği, çiçeği
kardeş sayanlara….
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla…