Bülent Okutan
17 Ocak 2007
ıbrahim Halil Çelik Belediye Başkanı iken en takdir ettiğim yanlarından biri okumasıydı. Hoş gerçi o zaman fazla yerel gazete yoktu, ama Çelik’in 230 Mersedes’inin arka camının önünde geceleri eve gidesiye kadar Mahalli gazeteler dururdu. Bir gece bana şunu söylediğini hatırlıyorum ; “Okutan gece eve gittim mi yerleşir yerleşmez önce şu gazeteleri okurum. Çok yoğun olsam da, geç olsa da okurum. Hiç değilse başlıklarına göz atarım. Ne de olsa memleketin haberleri, eksiği, fazlası var bu sayfalarda. Aleyhime yazılanlarda var. Ama reklamın da iyisi kötüsü olmaz hani” Bunu sonrasında pek göremedik. Ne Bahçıvan’da, ne de şimdi Fakıbaba’da. Halbuki ben Belediye başkanı olsam Yerel gazetelere ille bir göz atarım, günün herhangi bir yarısında. Belki bazısı yağ kokuyordur, bazısı yalan, bazısı iftira. Ama ille de gerçeklerden dem vuranlar yok mudur? Elbette ki vardır. Neredeyse on günde bir Yerel gazetelerde şöyle bir başlık dikkat çeker. “Kent dilencilerin akınına uğradı” Yada “Kaldırımlar Seyyar satıcıların işgali altında” diye. Önceki akşam gazeteden çıkıp şöyle bir Balıklıgöl’e kadar yürüdüm. Yukarda bahsettiğim iki başlığı tek haber de toplayacak kadar bir negatiflik vardı. Yani Dilenci ve Seyyar Satıcıların kaldırım istilası. ılginç olan ise neredeyse, her iki yüz metrede bir karşılaştığım zabıtalardı. Hatta bir seyyar satıcıda alış veriş yapan zabıta olumsuz kareyi tamamlayan kötü unsurdu. Sanki birileri o gün bu görevlilere şu meşhur üç maymun heykeli misali “Görmeyin, Duymayın, Söylemeyin” demişti. Buna “hatta onlardan alış veriş bile yapabilirsinizi ben ekleyeyim” Ama gerçek olan bir şey varsa, Fakıbaba’nın dillere destan olan Avrupai kaldırımlarının kullanılamaz hale getirilmiş olmasıydı. Buna izin veren yine o Fakıbaba’nın Zaptiyeleri idi ne yazık ki. Bu zaptiyeler, kaldırımlara raptiye ile yapışmışlara dokunmuyordu. Gazeteye döndüm. Henüz soluklanırken duyarlı bir hemşerim çay içmeye geldi. Az önce de geldiğini, ama beni göremediğini söyleyince “şöyle bir aşağı çarşılara yürüyüş yaptığımı” belirttim. Ne dedi biliyormusunuz? “Yahu gördün mü kaldırımların halini. Her tarafı dilenciler, Seyyar satıcılar istila etmiş. Bu Fakıbaba seçim havasına erken mi girdi ne? Düne kadar bunlar fazla yoktu. Sanki biri hadi meydan sizin demiş gibi bunlara. Sana da öyle gelmedi mi?” Ona verdiğim cevap uzundu. Kısa cevabı burada sizlere, dolayısı ile mesajı alması gerekenlere vereyim. Sanmıyorum. Yanılıyormuyum Başkan? (Umarım gazete okuyorsunuzdur!..)