Mehmet Göncü
7 Haziran 2007
Son günlerde doğrusunu söylemek gerekirse Televizyonları açmak istemiyoruz.
Çünkü, Ortadoğu’da bir dram yaşanıyor. Filistin, Lübnan, Irak sanki kaynıyor. Emperyalist sömürgecilerin çok boyutlu entrikaları ve kışkırtmaları sonucu savaşlar, iç çekişmeler her gün daha çok büyük bir şiddet kazanarak büyüyor.
Bu savaşlarda, en çok masum siviller ve özellikle yaşlılar, kadınlar ve çocuklar acı çekiyor, her an ölüm korkusu içerisinde açlık ve hastalıklarla mücadele ediyorlar. Evsiz-barksız, savunmasız bir şekilde onur mücadelesi veren bu şahısları görüp duydukça savaşlara lanet ediyorum.
Aslında bu görünen acıklı duruma düşmemek için, ulusların uyanık olmaları, birlik-beraberlik içerisinde bulunmaları ve entrikacı sömürgecilerin oyunlarına gelmiyecek politikalar yürütmeleri gerekir.
Bizde; Ulu önderimiz Atatürk’ün veciz sözünde olduğu gibi “Yurtta Sulh, cihanda sulh” gerçeğini ebedi kılmak için ulusal birlik ve beraberliğimizi korumak zorundayız. Bilinen bir gerçek vardır: “Birlikten güç ve dirlik doğar”
Çok şükür halen dünyanın en güçlü uluslarından biriyiz, biz bu gücü birlik ve beraberlik içinde Çanakkale’de, kurtuluş destanında ve şanlı Cumhuriyetimizin kuruluşunda hep birlikte ispat etmiş bir milletiz ve bu nedenle canımızdan aziz kutsal vatanımız hepimizindir.
Bu günkü yazımı değerli şairlerimizden Orhan şaik Gökyay’ın 1937 yılında yazdığı “Bu vatan kimin?” adlı çok güzel bir şiiri ile bitirmek istiyorum:
BU VATAN KıMıN?
Bu vatan, toprağın kara bağrında,
Sıra dağlar gibi durandır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup, kül olan ocaklarında,
şahlanıp kan akan ırmaklarında,
Hudutlarında gazâ bayraklarında,
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
şimşek çakan, sel olup coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
ıleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı bir yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay’ım ne desen ziyade değil,
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Senileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir.