İbrahim Halil Okuyan
29 Şubat 2008
Hava harekâtı nihayet sona erdikten sonra sıra kara harekâtına geldi ve Mehmetçik 23 şubat’tan itibaren sınır ötesine geçip Irak’ın kuzeyinde vuruşmaya başladı. Türk Ordusunun yerinde ve atik müdahalesi olmasa daha nice yıllar kan akıp gidecekti.
30 yılı aşkın bir süreden beri devam eden terörist eylemler bir çok insanın, çoluk çocuğun ölümü ile sabırların tükendiği bir noktaya gelmiş, nihayet 12 askerimizin şehit edilmesinden sonra artık durulamıyacak sınıra ulaşmıştır. Bu noktadan sonra TBMM’den çıkan “Tezkere” kararı ile Ordumuz harekete geçmiş, karlı dağlarda, aşılmaz vadilerde savaşarak bugünlere gelmiştir.
Terörizmle mücadele edilirken Ordumuzun kuvvet ve kudreti daha iyi anlaşılmıştır.
Kara, Hava, Deniz kuvvetlerinden oluşan birliklerimizin elde ettiği başarı hepimiz için gurur kaynağı olmuştur. Ordumuz dünyanın sayılı güçleri arasında yer almış, eskiden vuku bulmuş zaferlerin sahibi olan bir neslin torunları olduğumuzu ispatlamıştır. Bu Ordu ülkemizin koruyucusu ve yarınlarımızın teminatıdır. Onunla ne kadar gurur duysak azdır.
Ülkemizin ve dostlarımızın güvencesi olan Ordumuz düşmanlarımız için de korkulu bir kuvvettir. Aklı olan kendini bu ordunun karşısına koyar mı? Koymaz, koymamalı. Teröristler de düşmanca tavırlarından vazgeçip dost olmanın yollarını aramalıdırlar. Yıllarca yapılan mücadelelerden bir şey çıkmayacağını anlamalıdırlar.
Burada yapılan masraflar bölgemiz ve insanlarımız içindir. Bu mücadeleye ayrılan masraflar, kalkınmamız için ayrılmış olan masrafların bir parçasıdır. Bunlar terör için ayrılmasaydı kalkınmamız için kullanılacak, GAP Projesi’ne, benzeri kalkınma masraflarına ayrılacaktı ve bundan Güneydoğu Anadolu halkı istifade edecekti, her şey kalkınmamız için kullanılacaktı. Silaha, mermiye giden bunca paraya yazık olmadı mı? Bunlar GAP için kullanılsaydı daha çabuk gelişme ve kalkınma olmaz mıydı?
Temennimiz bu dönemlerden sonra artık her işin sona ermesi, arzulanan barış döneminin gelmesidir. Eskiden olduğu gibi yine Milletin birbirine sarılması, kardeş olmasıdır.
Bugüne kadar bizi biri birimizden ayırmak isteyenler muvaffak oldular, bizi kamplara bölüp biri birimize düşman ettiler. Bundan sonra inşallah bu tür düşmanlıklar yapamıyacaklar, bizi biri birimizden ayıramayacaklardır. Bugün adı terörist, ayrılıkçı da olsa insanlar biri birileriyle kaynaşmalı, kimseye alet olmamalıdırlar. Bizim birliğimiz ve dirliğimiz esas kuvvetimizdir. Düşmanın esas korktuğu da budur. Birlik ve dirlik fırsatını yeniden yakalamağa ve bırakmamağa çalışalım ve birlikten kuvvet doğacağı hiçbir zaman unutulmamalıdır.