Sabri Dişli
17 Nisan 2008
Bilirsin unutulmak dokunur ya her insana
Seni de unutacaklardır “Mehmet GÖNCÜ” amca.
“Kurtuluş Destanı” adlı Müzikalde ağladığını yazmışsın ha amca…
Oyunu yazan “Mustafa Dişli” hakkında iki satır yazmayı sende mi unuttun?
Unutuyorlar be tonton amcam…
Yazıp çiziyoruz ya yel değirmenlerine karşı…
Unutturuyoruz; biz gibi, sen gibi, yazanları…
Usta tiyatro oyuncusu A.Kadir Kırıcı’nın sakladığı metin sayesinde bu oyun tekrar-tekrar sahnelendi…
Dört yıldır oynuyorlar…
Dört yıldır afişe isim yazmayı unutuyorlar…
Sahnede yazarın ismini anıyorlar…
Sonra sen gibi unutuyorlar, unutturuyorlar…
Unutanı da bir gün unutturacaklardır be google amcam!
Yok sayacaklardır.
Seninde yarın bir yere ismini vereceklerdir…
Belki…
Ve belki biri gelip isminin yerine numara yazacak sokak adlarına…
Makam-ı ahkâmları sayesinde şevketmeabların adı kalacak yerinde…
şehit Hacı Ahmet Rastgeldi’nin bile adı silinirken… Onların ki kalacak!
Eğer sen-ben, o… eli kalem tutanlar günü kurtarırsak böyle, unutmalarını biz de unuttursak, sıra bize de gelecektir elbet…
Biz ki, iki kuşaktır “Donsuz” don-kişot’uz ya…
Pek seviyorlar bizi…
Arkamızı sıvazlayıp gönderiyorlar ön saflara…
Sonra en olmamız gereken yerde, unutuveriyorlar işte…
Oysa önce bu şehirde yaşamak için don biçeceksin kendine.
Paçalısından.
Biliyor musun?
O geceye emeği geçenlerin şevkini kırmama adına;
“KIRICI” olamama adına…
Güvendiğim “Karadağ”lara “Yücetepe”lere kar yağdırmama adına.
ıcraatın başındaki “Baba’ya!” toz kondurmama adına!
“Dişli” üslubumla yazdığım yazıyı yayınlamaktan vazgeçtim…
Sen de unutunca!
Erkimin nazımın geçtiği sana, iki satır da olsa içimi dökeyim, dedim…
Hatalıysam eğer, o engin hoşgörüne sığınırım…
Yok sayılıp kahrolmaktansa, ilk fırsatta terk eylemek gerekir artık bu şehri…
Hani sezen o bıçak sesiyle der ya……
Beni unutma
Bilirsin unutulmak dokunur ya her insana
Sende kendi payından bir hatıra seç
O ben olayım
Beni unutma…