Cüneyt Gökçe
14 Aralık 2007
“Her can ölümü tadacaktır” hakikati gereği, o da 3 Aralık 2007 pazartesi günü saat 16.50 civarında hayata gözlerini yumdu ve ebedi yolculuğuna çıktı…
“ınna lillah ve inna ileyhi raciun; ve la havle ve la kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim”
Evet, amenna ve saddakna! Hepimiz Allah’a aidiz ve elbette O’na döndürüleceğiz. Elbette; O’nun izin ve onayı olmadan her hangi bir programın gerçekleşmesi mümkün değildir.
Temiz, sade, mütevazı ve dopdolu geçen yetmiş dört yıllık dünya yolculuğunu tamamlayan ve ebed memleketine giden babamdan bahsediyorum.
Evet, gerçekten dopdolu bir hayat geçirdi. ıyilik ve güzelliklerle dolu bir hayat… ılim ve irfanla dolu bir hayat… ılimle uğraşmak, ders vermek ya da almak; istifade etmek ya da ettirmek en çok hoşlandığı şeydi. Abartısız; yirmi dört saat boyunca okumaktan ve kitap mütalaa etmekten sıkılmazdı. Bilimsel meseleleri müzakere etmekten son derece zevk alırdı.
Kitabında “mahcup etmek”, “hatayı yüze vurmak”, “dedikodu yapmak”, “dedikodu dinlemek” ve benzeri hususlar yoktu. Son derece cömert bir insandı ve misafire hizmet etmekten hoşlanırdı.
Yüzünden tebessüm eksik olmayan Seyda, nüktedan özelliğiyle tanınmıştı ve çok pratik bir “halledici” özelliğe sahipti En problemli olayları bile çok kolay bir şekilde çözmeyi başarırdı.
Teheccütsüz gecesi olmadığı gibi cüzsüz günü de yoktu. Ayın kaçı ise, o gün o sıra numaralı cüzü mutlaka okurdu. Yıl boyu Kuran okuyan Seyda, Ramazan-ı şerifte ayrı bir yoğun ibadet mevsimi geçirirdi. Ömrü boyunca hangi şartlar altında ve nerede olursa olsun cemaatsiz namaz kıldığına hiç kimse şahit olmadığı gibi yemin ettiğine rastlayan olmamıştır.
ılim ve konumunu sömürü aracı yapmaması; kimsenin malında ve mülkünde gözü olmaması ve tok gözlü bir hayat geçirmesi en belirgin özelliği idi.
Başta ıslam Hukuku, ıslam veraset bilgisi, ıslam Tasavvufu, asr-ı saadet ve sahabe hayatı, ıslam büyüklerinin hat hikâyeleri ve ıslam Tarihi olmak üzere pek çok ilimde söz sahibiydi. Hoş sohbet bir yapısı vardı. Boş hurafelerden ve asılsın menkıbelerden uzak dururdu.
ıbadet hayatındaki titizliğin yanı sıra güncel meselelere de bigane kalmazdı. Taassuptan hoşlanmayan Seyda, kucaklayıcı, müsamahakâr ve hoş görülü bir özelliğe sahipti.
Bu dopdolu hayatı yazabilmek mümkün olmadığı gibi onu tam tanıtabilmek de imkânsızdır.
Çok şükür, tam arzuladığı bir teçhiz, tekfin ve uğurlama nasip oldu. Yıkandıktan sonra ilk gecesi yıllarca görev yaptığı kendi camisinde onlarca hatim indirilmek suretiyle geçen Seyda, çoğu âlim-fazıl zevat olmak üzere çok seçkin ve kalabalık bir cenaze namazı ile ahirete uğurlandı. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında okunan yüzlerce hatim ile ebedi âleme intikal etme bahtiyarlığını yaşadı ve yaşıyor. Günlerce devam eden taziyesine yurt içinden ve dışından pek çok insan iştirak etti.
şimdilik bu kadarla yetinerek kendisi için sizlerden dua istirham ediyorum.
Mekânın Cennet olsun; nur içinde yat sevgili babacığım!