İbrahim Halil Okuyan
6 Ağustos 2015
Türk
halkı; duyarsızlığı ve unutkanlığı sonucunda kolay idare edilebilmektedir.
Özetle
:“Biz Bakar kör bir toplumuz!..”
Bir
toplum nasıl olur da körleşir?..
Nasıl
olur da gözlerinin önünde söylenen yalanları, yapılan alçaklıkları, ihanetleri,
islenen cinayetleri göremez?..
Çok
basit; Halkın yalnızca yüzde 6.3 u kitap
okuyorsa, “Okumuş İnsan” oranı ilkokul
mezuniyetiyle eşdeğer tutuluyorsa o toplum bakar ama göremez!
“Acı
ama gerçek!”
Böylesine
körleşmiş bir toplum, doğası gereği duyarsızdır. Sonunda mutlaka ama mutlaka
sonsuz acılar çekeceği olaylara bile büyük bir vurdumduymazlıkla bakar.
Sadece
bakar, göremez!..
Bu
tur mazoşist toplumlar,
Kendilerini
daha rahat kandırabilmek için atasözleri, deyimler bile icat ederler:
“Bana
dokunmayan yılan bin yasasın”,
“Pişmiş
Aşım, Ağrısız Başım”,
“Gelen
Ağam, Giden Paşam…”
Ama
o bin yaşayan yılan eninde sonunda dokunur!.. Dokunmakla da kalmaz ezer, yok
eder, köleleştirir!..
Ortada
ne pişmiş as ne ağrısız baş kalır.
Duyarsız
ve kör bir toplumda düşüncelerin iğdiş edilmesi, Milliyetçilik adına, Tanrı adına insanların acımasızca sömürülmesi
“vakayı adliyedendir!..”
Ne
yazık ki toplumun büyük bölümü bu durumun farkında bile değildir.
Farkında
olanların büyük bolumu ise sinmiş ya da satın alınmıştır.
Geriye
kalanlar da zaten bu sistemi sürdürenlerdir!..
Dehşet
verici ama gerçek!..
*
Bursa’da
zamanında Müslüman bir zat bir Çeşme yaptırmış. Eski adı Yahudilik yol ağzı,
Bugün
ki adı Arap Şükrü muhitinde ve
Başına
bir kitabe eklemiş,
“Her
Kula Helâl, Müslüman Haram”…
Tabii
başkent, Osmanlı karışmış, Bu nasıl fitnedir diye…
Efendime
söyleyeyim, gitmişler Kadıya şikâyete,
yaka paça yakalanmış adam huzura getirilmiş, “Bu nasıl fitnedir, Dini İslam ahalisi Müslüman olan koca
devlette, Sen kalk hayrattır, Sebildir diye Çeşme yap, Ama suyunu Müslümana
yasakla… Olacak iş midir, Nedir sebebi,
Aklını mı yitirdin? Diye çıkışmışlar
adama…
Adam
müsaade buyurun sebebi vardır, Lakin ispat ister, Delil şarttır der…
Kadı
kızar: “Ne delili, Ne ispatı, Sen
fitne çıkardın Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin Vaciptir!” der.
Ama
bir yandan da merak eder,
Nedir
gerekçen diye sorar,
Adam
bir tek Sultan´a derim diye cevap verince, Karışır yine ortalık.
Söz
Sultan´a gider, Adam saraya yaka paça
götürülür…
Padişah
sinirlenir ama diğer yandan da meraklanır: “De bakalım ne diyeceksen,
Bu
nasıl iştir ki, Hem çeşmeyi yaparsın, Hem de her kula helâl, Bir tek Müslüman
haram yazarsın…”
Adam
başı önünde: “Delilim vardır, Lâkin ispat ister.”
-Ya
dediğin gibi sağlam değilse delilin?
-O
zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım.
–
Eeee
–
Sultanım her hangi bir havradan (sinagog´dan) bir rastgele hahamı izahsız yaka
paça tutuklayın, bir hafta bakın neler olacak..
Dediği
yapılmış adamın, Tüm azınlıklar bir olmuş, Başlarında Museviler, “Ne
oluyor, Bu ne zulüm, Bizim din adamımıza biz kefiliz, Ne gerekirse söyleyin
yapalım, O masumdur, Gerekirse kefalet ödeyelim…”
Efendim
çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş,
Elçiler
mektup üstüne mektup getirmiş,
Bir
hafta dolunca: -Sultan´ım artık bırakmak zamanıdır demiş adam.
Haham
bırakılmış,
Azınlıklar
mutlu, Bu sefer sultana teşekkürler, Hediyeler, Az zaman geçmiş ki adam; “Aynı
işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım” demiş.
Aynı
işlemle, Aynı usulle bir Papaz derdest edilmiş, Yaka paça alınmış pazar
ayininden, Aynı tepkiler artarak devam etmiş.
Haftası
dolunca da serbest bırakılmış.
Mutluk
ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, Şükranlar…
Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar
birbirlerine.
Sultan:
“Bitti mi?” demiş adama.
–
“Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş,
–
Şimdi nedir isteğin?
–
Efendim başkentimiz Bursa’nın en sevilen, En sözü dinlenilen, İtimat edilen
âlimini alınız minberinden.
Dedikleri
gibi olmuş,
Ulu
camiinin imamını, Cuma hutbesinin ortasında almışlar…
Yaka
paça götürmüşler…
Ve
ne olmuş bilin bakalım?
Bir
Allah’ın kulu, Tek bir olumlu kelâm etmemiş,
Ne
oluyor, Siz ne yapıyorsunuz hiç olmasa vaazı bitene kadar bekleyeydiniz, Bile
dememiş. Peşinden giden olmamış, Arayan soran olmamış…
Geçmiş
bir hafta, Nerde imam diye gelen giden olmamış…
Aptal
ve cahil bir imam atanmış yerine, Ne konuştuğunu kulağının duymadığı yobaz
cinsinden, Halk halinden memnun, Başlamış bir dedikodu, O geçen hafta derdest
edilen Koca Alim için;
-Bizde
onu Adam, Hoca bellemiştik,
–
Kim bilir ne haltlar etti de tutuklandı…
–
Vah vah acırım arkasında kıldığım namazlar…
–
Sorma Sorma…
Padişah,
kadı ve adam izlemişler olanı biteni,
Padişah;
–
Eee ne olacak şimdi.
Adam
;
–
Bırakma zamanıdır,
Birde
özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan
–
“Haklısın” demiş Padişah,
Denilenin
yapılması için emir buyurmuş ve Adama dönmüş, Adam başı önünde;
–
Ey büyük Sultanım,
Siz
irade buyurunuz lütfen,
Böylesi
Müslümanlara SU HELÂL edilir mi?
Sultan
acı acı tebessüm etmiş;
“Hava
Bile Haram, Hava Bile…” demiş…
Saygılarımla.