Deniz Güney
3 Haziran 2011
Devlet Bakanı Faruk Çelik, Urfa’da AK Parti’den aday gösterildiği günden biri köy köy ilçe ilçe dağ taş demeden seçim çalışmasını yürütüyor. Bir taraftan sorunları çözmeye çalışıyor, bir taraftan da orta vadede çözüme kavuşturma taahhüdünde bulunuyor. Vatandaşla diyalogunu da çok iyi tutuyor. Mesela gittiği köyde tepki ile karşılaştığında bile bunu saygı ile karşılıyor. Yanındakiler aksi tepki vermeye çalışsa bile onları susturuyor. Vatandaş konuşsun diyor. Sorununu aktarsın istiyor. Gittiği yerdeki noksanlıkların aktarılması esnasında vatandaşa hak vermesini de biliyor. Tepkisini makul karşılayabiliyor ve erdemlilik gösteriyor. Ama bizim Urfa usulü tepkiye, tepkiyle cevap verme alışkanlığımız bakanın seçim gezilerinde de nüksediyor. Bazen öyle anlar oluyor ki yanındaki milletvekilli adayları bile vatandaşın tepkisine tahammül edemiyor. Ancak bakan milletvekili adayını bile susturuyor. Böyle yapacaksanız yanımda gezmeyin deme cesaretini bile gösteriyor. Bu tutumu vatandaşın da hoşuna gidiyor. Vatandaşla vekil arasındaki böyle bir polemik en son Siverek’in köylerinde yapılan geziler esnasında yaşandı. Bakan hemen devreye girdi ve milletvekili adayını susturdu. Vatandaşı dinledi. Hem de vatandaşın anlattıklarına hak vererek.
Bakanın seçim çalışmaları daha çok köylerde geçiyor. Çünkü Urfa nüfusun yüzde 45’i köylerde yaşıyor. Bakana göre Urfa, sorunlar yumağı içerisinde bir şehir. Halkın gündelik hayatını kolaylaştırıcı çalışmaların pek gerçekleşmediği, bu nedenle memnuniyetsizlik seslerinin yükseldiği bir süreci burada müşahede edebiliyor.
Bir buçuk adan beri Urfa’da bulunan bakan bey, şuana kadar bin 140 muhtarla bir araya geldi. 4 yılda yapılacaklarını yıllara göre seçim taahhütnamesine dönüştürmesi de baya ilginç. Bu taahhütnameleri yazılı olarak vatandaşa da veriyor. Bu ne demek oluyor, vatandaş hangi tarihte hangi hizmetin yapılacağını bilmiş oluyor. Yapılmadığı taktir de hesap sorma fırsatı buluyor. Bakın da milletvekili de kendini daha sorumlu hissediyor. Böyle bir şeye Urfa’da ilk defa şahit oluyoruz. Bu bize işin ciddiyetini gösteriyor. İnsana güven veriyor.
Düşünebiliyor musunuz milenyum çağında halen memleketimizde susuz köyümüz bulunuyor. Oysa başbakan Recep Tayip Erdoğan susuz ve yolsuz köyümüz kalmayacak demişti. Bu sözü söyleyeli yıllar oldu. Ancak Urfa’da susuz köyler halen var. Bunlardan birine bakanın seçim çalışmalarını yürütürken şahit oldu. Başbakan’ın bakan Çelik’i Urfa’dan aday göstermesine şimdi hak verebildiniz mi?
Çünkü Urfa’da siyaset Başbakan’ın gönlünde oturduğu gibi gelişmemiş. Bu yüzden de Faruk Çelik’i Urfa’dan aday göstermiş. Bunu bakanın kendisi de itiraf ediyor. Demek ki bizim bu güne kadar milletvekillerimiz Başbakana istediğini verememiş. Ya da sorunları Başbakana iyi aktaramamış. Problem çözmeye odaklanmamış.
Birlik ve beraberlik içinde olamadılar ki bir türlü. Sürekli çekememezliklerini duyduk. Umarız yeni dönemde bu durum tekrarlanmaz. Memleket meseleleri söz konusu olduğunda hepsi bir araya gelir. Sorunlara odaklanır. Muhalefet ya da iktidar partisinden olsun hiç fark etmez, Tayin yâda basit işlerle uğraşmazlar diye umut ediyorum.
Bakanın seçim gezileri sırasında çoğu zaman toplumsal meseleler yerine kişisel meseleler iletiliyor.
Hani bir hikâye vardır bilirsiniz; Şanlıurfa ve Gaziantep heyetleri Bakandan randevu alıp, yan yana görüşmeye hazırlanıyorlarmış. Bakan sekreterine kimlerin beklediğini sormuş, aldığı yanıt karşısında; ‘Sen önce Şanlıurfa heyetini al, onların işi kolay. Talepleri ya tayindir, ya atamadır, ya da bir kurum müdürünü şikâyettir’
Bakan Faruk Çelik de, takip ettiğimiz kadarıyla kişisel meselelerin yoğunluğu yüzünden toplumsal meselelere odaklanmakta zorlanıyor.
Siyasileri suçlama konusunda mangalda kül bırakmayanlar olarak; çuvaldızı biraz da kendimize batırmaya ne dersiniz?