Köşe Yazısı

AŞKTA VUSLAT OLMAZ

Mehmet Göncü

Mehmet Göncü

Tüm Yazıları Gör

 

 Sevgi yaşamın sürekliliği için elzem olan bir olgudur. Hemen hemen yaratılmış canlıların tümünde ve, bazılarında da bizlerin algılayabileceği bir şekilde kendini belli eder.

Gel gör ki; Aşk yalnız insana özgü bir davranıştır ve aynı zamanda tekildir. Yani aşk tek taraflı olursa o aşktır. İki taraflı olursa o sevgidir ki o da canlı yaşamın sürekliliği için elzem olan bir vazgeçilmezdir.

Benim tekrarla söylemek istediğim ise, aşk olayında, bir Aşık bir  de Maşuk var. Aşık olan aslında Maşukuna kavuşmak istemez. Çünkü aşık Maşukuna kavuşmamış olmakla, çektiği acıdan bir anlamda tatlı bir ızdırap ve tatlı bir haz almaktadır. Öte yandan da zaten Maşukunda aşığına kavuşmak gibi bir niyeti yoktur. Zira o da aşığına ızdırap vermekten adeta büyük bir zevk almaktadır.

Kaldı ki her insan da, kolay kolay âşık olamaz. Hatta bazı  kimselerin kapılarını hayatları boyunca bir kere bile aşk hiç çalmamıştır.

Aşık, yaratıcının bazı insanlara sunduğu yetenekler gibi acı-tatlı bir ikramdır.

Özetle; Aşkın aşk olabilmesi için vuslatın yani kavuşmanın hiç olmaması gerekiyor. Örneğin; birer ızdırap hikâyeleri olan Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve Romeo ile Julyet öykülerinde olduğu gibi âşıklar maşuklarına asla kavuşamamıştır. Zaten kavuşmuş olsalardı, cazibelerini kayıp eder, bu husustaki kitaplara da asla konu bile edilemezlerdi.

Aşık çektiği ızdırabından o kadar çok hoşnuttur ki dertlerinin az olmasından adeta korkar haldedir.

Bakın Muhammed Fuzulî bu hususta ne söylüyor:

 

“Yârab belayı aşk ile kıl âşnâ beni

Bir dem bela-yı aşkdan etme cûda beni

                    ***

Az eyleme inayetini ehl-i derdden

Yâni ki çok belalara kıl müptela beni

 

Sevgili okuyucularım, isterseniz bu bağlamda eserleri şarkı olmuş ve Urfa sıra gecelerinde çok okunan tanzimat dönemi şairlerimizden Osman Nevres’in bu anlamdaki bilinen bir şiirini birlikte seslendirelim:

 

OSMAN NEVRES

 

Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül

Gül yağını eller sürünür. Çatlasa bülbül

Etsem de abestir sitem-i hâre tahammül

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

         *   *   *

Ellerle o zevk etti ben âteşlere yandım

Çektim o kadar cefasın ki usandım

Derlerdi kabul etmez idim, şimdi inandım

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül

         *   *   *

Gördüm açılırken bu seher goncayı hâre

Sordum nola bu cevrü cefâ bülbül-i zâre

Bir âh çekip hasret ile dedi ne çâre

Gül yağını eller sürün çatlasa bülbül

Bigâne-edâdır bilir o âfeti herkes

Ümmid-i visâl eyleme, ondan emelin kes

Beyhûde yere, âhu figan eyleme Nevres

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.

 

Dürüst ve şeffaf bir toplumda;  lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…

 

 

909 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir