Mehmet Göncü
18 Haziran 2008
Vallahi doğrusunu söylemek gerekirse şaşırmamak elde değil, bazı insan davranışlarına…
Efendim bu günkü yazıma Nenem rahmetli Hafize hanımın bir sözüyle başlamak istiyorum.
“Gözüme mi inanayım, yoksa sözüne mi?”
Bu sözü Neneme söyleten yaşanmış olayın öyküsü ise şöyledir:
Rahmetli büyük amcam, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Gelibolu’da bir cephede bacağından yaralanır, uzun müddet ıstanbul Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nde tedavi görür, bilahare uzun bir hava değişimi raporu ile Urfa’ya gönderilir.
O yıllarda evimiz şimdiki ismi Kendirci olarak değiştirilmiş olan Asker mahallesindedir. Savaş nedeni ile hemen hemen bütün şehrin eli silah tutan erkekleri çeşitli cephelerde savaşmak üzere askerdedirler. Rahmetli Nenem’le henüz yaşı çok küçük olan babam evde yalnız yaşamaktadırlar. Komşuların durumu da aynıdır. Kadın ve çocuklar evlerin sakinidirler. Nenem Hafıza, büyük amcama çok iyi bakar ve sonucunda da amcam iyileşir, yavaş yavaş yürümeye başlar.
ışte o zaman Nenem amcama “Oğlum artık sen iyileştin, cepheye geri dönmen lazım, vatanın sana ihtiyacı var. Ben seni o günler için büyüttüm” der. Bu söz üzerine amcam da neneme hitaben; “Ey benim yiğit anam, sözüne diyeceğim yoktur, haklısın ama benim hava değişimimin , yani sağlık raporumun son gününe daha çok var” deyince, o zaman Nenem biraz sertçe; “Ben gözüme mi inanayım, yoksa sözüne mi, veyahut rapor dediğin kağıt parçasına mı inanayım?… Hemen bu gün Askerlik şubesi’ne git, cepheye sevkini yaptır, Komşularımız seni yürürken görüyorlar. Ben komşularımıza Hafize’nin oğlu memleketin bu zor günlerinde evde oturuyor dedirtmem” der, Sonuçta; rahmetli amcam hacı Bakır Göncü, “Artık iyileştim, sevkimi yapın” diye bir dilekçe ile Askerlik şubesi’ne müracaat eder ve günü dolmadan birliğinin bulunduğu Çanakkale’ye sevkini sağlar… Yalnız sevk sırasında kendisine bu özverisi ve yiğitliğinden dolayı bir binek katırı tahsis ederler. Pozantı’ya kadar Katır sırtında gider.
Bu hikâyeyi niye mi anlattım?
Belediyemiz son günlerde harıl harıl kenti bir şantiyeye çevirmiş, tamir bakım ve yol asfalt çalışmaları yapıyor. Abide’den Sarayönü kavşağına kadar olan caddeyi çift yol olarak asfaltlıyor. Yapımı biten yolları sırf zevk için seyrediyorum. Pırıl pırıl sağlam, düzgün, beton gibi görünüme sahip asfalt yollar….
Efendim birileri demiş ki bu yollara dökülen asfalt kaliteli değil..
Ben de bu konuyu günlerdir de araştırıyorum. Edindiğim bilgilere göre, bu asfalt çok sağlam ve kalitelidir, süperdir, estetik bakımdan da çok güzeldir.
Zira, Belediye’nin bu kadar teknik adamı ve mühendisi var. Bilindiği gibi artık karışımlar bilgisayar verilerine göre yapılıyor ve gözüm de bu asfaltı böyle güzel ve sağlam görüyor.
Bu gibi durumlarda hep rahmetli Nenemin amcama söylediği söz aklıma gelir; “Gözüme mi inanayım, yoksa sözüne mi?”
Halen gece-gündüz demeden bu çalışmaları yürüten ve emeği geçen herkesi kutluyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla….