Konuk Yazar
17 Haziran 2016
Savaşın en kanlı günlerinden
biri.. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü.
İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru
altındaydılar. Asker teğmene koştu ve: – Teğmenim, gidip arkadaşımı alıp
gelebilir miyim? – Delirdin mi? der gibi baktı teğmen… Gitmeye değer mi?
Arkadaşın delik
deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile.. Kendi hayatını da tehlikeye atma
sakın.
Asker ısrar etti
ve teğmen “Peki” dedi…
“Git o
zaman.”
İnanılması güç bir
mucize.. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına
aldı ve koşa koşa döndü.. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar
içindeki askeri muayene etti.. Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü: –
Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş..
– Değdi teğmenim.
dedi asker.. – Nasıl değdi? dedi teğmen.. Bu adam ölmüş görmüyor musun?.. –
Gene de değdi komutanım.. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son
sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için…Ve arkadaşının son sözlerini
hıçkırarak tekrarladı: Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı…
Geleceğini biliyordum!..
Hayatta bir çok
şey gelip geçici. Hatta bizzat hayatın kendisi bile geçici. Ancak yine de yaşam
içerisinde kendini kaybedip hırslarıyla cebelleşen, makam, mevki için en
yakınlarını bile gözünü kırpmadan satan kişilerin sayısı günden güne artmakta.
Ve böyle kişiler yükseldikçe aslında inişte olduklarını, “kazanırken”
aslında kaybettiklerini anlayamayacak kadar körleşmişlerdir. Bu nedenle de
yükseldikçe daha da yükselmek, önce çevresine gittikçe de tüm dünyaya hükmetme
arzusu ile yanıp kavrulurken etrafındaki insanları kırmaktan, incitmekten hiç
çekinmemektedir. Günden güne en yakın dostlarını dahi yolunda engel ve rakip
görme hezeyanı içinde rahatlıkla harcamaktadır. Ancak her rüya gibi bir gün
bitecek olan o rüyası, her hezeyanda olduğu gibi asla gerçekte olmayan sadece
bir algı sapmasından ibaret olan dünyaya hükmetme sevdası bir gün biter. Ve
asıl önemli olan şeyin arkadaşlık, dostluk olduğunu anlar ancak iş işten
geçmiştir.
Arkadaşlarınızı
iyilerden seçin derken söylemek istediğim şey tam da bu. Yani ne bu hırsları
uğruna arkadaşlarına yanlış yapanlardan olun ne de arkadaşlarınızı bu tür
kişilerden seçin.
Arkadaş seçiminin karakterimizi belirlediğini hepimiz iyi
biliriz..Ne demiş atalarımız:
Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu
söyleyeyim…