Mahmut Çepoğlu
25 Mayıs 2007
Hepimiz biliyoruz ki tamamı bir partiden çıksa dahi onbir milletvekili edecek. Peki, bu on kat fazlası neden. Bu nedenleri söylemekte fayda var sanırım. Bu aynı zamanda halkın sohbetlerde söyledikleri tespitlerdir. Katılmamak mümkün değil ki. Kimi insanların soğuk duş etkisi şeklinde gelecek cevaplara tepkisi nasıl olur zaman gösterir.
Kendi adından söz ettirmek isteyen, reklâm yapanlar çoğunlukta. Hatırıma yaşanmış bir olay geldi siz fıkra deyin. Adamın birinin geniş arazileri varmış onları ekip biçemiyor. Ortaklarını etrafına toplamış köyün önünde bulunan tepeyi düz edip yerine arpa ekeyim” dediğinde; ortaklarda “ağa bu kadar arazin var ekip biçemiyorsun, bu tepenin yeri ne kadar ki onu ekesin.” Ağada “ben de biliyorum, yer az ama ses getirme bakımından çok önemli. Maksat ulum (olay ) olsun. Ya onca masraf, ya bilbordlardaki resimlerin iz düşümü!…
Bulunduğu mevkiden daha yüksek bir mevkie gelebilmenin hesabı milletvekili aday adayı olup sonra yetkililerin kapısını aşındıracak yeni bir mevkie gelebilmek düşüncesi taşıyanlar. Bu düşünce gerçeği inkâr edilemez. Bunun yanında yıllarını politikaya vermiş bu partide bir nefer gibi çalışmış olanlar yok mu? Elbette var. Hepsini bir kefede değerlendirmek doğru değil.
Bir çeşit adaylar da var ki kısaca “ben milletvekili adayı idim” dalgasına kendi çıkarına bunu getiriye (ranta) çevirebilmek, herhangi bir işten, ihalelerde nemalanmak. Kimileride aşiret ayağıyla kendinden söz ettirmekte. Bu üzüntü verici bir durum. Aşiret mensupları bile artık koyun sürüsü olmadığını biliyoruz.
Köy yerinde belki birkaç oya hükmetmek kolay, lakin şehir merkezinde kimse bunu kendine mal edemez, artık. Hala birileri aşiret adına aday oluyorlarsa utanmalıdırlar. Onların peşinden gidecek, onları listeye koyacaklarda bu topluma hesap vereceklerini bilmelidirler.
Çok zorlu bir sınav olacak. Herkes sırtını bir yerlere dayamış. Herkes bulunduğu konum içinde kendini güçlü hissediyor. Liste belirlendiği günden sonra “bana yanlış yaptılar” diyenler çok olacak.
Ayrı bir tez; bunca aday mevcut milletvekillerinin hizmetlerini acaba yetersiz bulunduklarından mı? Öyle olsa onlar niçin o kadar milletvekili odalarını aşındırıyorlardı. Bunu tepkisel bir hareket olarak algılıyorum. Biz tepkiden ziyade bir yerlere gelme hesapları peşindeyiz. Tasvip etmediğimiz millettekileri var. Bazılarının yanlışına, bazılarını kurban etmemiz doğru değil.
Aday adaylardan bahsetmek istiyorum. Yüzün üzerinde aday adayı var. Her biri için bir satır yazsam üç sayfa eder ki gazetenin bir sayfayı bana ayırması gerekecek. Hangi birinden bahsetmesem diğeri alınacak. Hepsi birbirinden güzel ve değerli insanlar. Keşke bulundukları yerde halka hizmet etmeyi sürdürselerdi. Mesela Habib Aslan beyefendiyi takdir ediyorum. Duruşuyla işlevsel yapısıyla vizyonuyla hizmetine inanılan güvenilen bir kişi. Ne belediye kendisine doydu, ne kendisi hizmete doydu.
Osman Güzelgöz diğer namıyla saygı duyduğum Tenekeci Mahmud’un oğlu. Değer verdiğimiz toplumda hala ismi dillerde dolanan bir babanın oğlu. Doğduğu, büyüdüğü topraklara kalemiyle hizmet vermekte iken, bu kez siyasi alanda hizmet verme çabasında olması bizleri sevindiriyor. Bunu mecliste sürdürme arzusunda olması bizleri sevindirir. hayırlısı diyelim.
“Tek dostum halktır” diyen Saadettin Acar ‘ın bu sözü yabana atılmaz. Ben dahil nice çocuk babası Uzman Dr. Saadetine hayat borçludur. Halka nasıl sahiplik ettiğini yakından gözlemiş, görmüşüm. Saygın, sahiplenilmesi gereken bir insan. Saygı duyduğum bir aileden kendisini kutluyorum.
Mustafa Kuş’u uzun yıllardır tanırım. Güvenilir, saygın dost canlısı bir insan. Takdir edilir bir şahsiyet. Tek eksiği yüksek tahsili olmaması. Üniversite diploması işte farklılığını bazen böyle ortaya koyuyor. Mehmet Oymak hoca hayatın her alanında ve halen doğduğu, büyüdüğü kente hizmet verme çabasında. Daha güzel yerlere laik olduğunu söylememek haksızlık olur.
Mustafa Hekimoğlu sevdiğim değer verdiğim pırlanta gibi bir insan. Ya Halil Peltek; öyle sıradan biri değil babası ile yaş farkımıza rağmen çok iyi dost idik. Baba terbiyesi ile büyümüş hal hatır bilen, güvenilir bir şahsiyet, iddiaları olan bir insan.
Yolsuzluklar, şaibeler hayatın her alanında var. Keşke olmasaydı. Ama keşkemler fayda vermiyor. şaibelere karışan, Urfa için değil kendisi için koltuk işgal edenlerin artık ne durumda olduklarını iyi düşünmeleri lazım.
ılimizin sosyal yapısı henüz kadın isimlerini kaldırmadığı gibi ülkenin bu şartlarında onlara yine mutfakta, kadın günlerinde günlerini gün etmeye baksınlar. Daha kadınları politikaya gönderecek kadar yüreklenmediler. Ülkede bunun önünü kadın dernekleri ve DTP nin Nevruz mitinglerine borçluyuz. “Onların kadınları meydanlara çıkıyor, partilere giriyor biz niçin giremiyoruz” dediler de fayda vermedi.
Dedim ya sayfalar yetmez ismini anamadıklarım kusura bakmasınlar hepsi benim için değerli. Her birinin yüreğimde ayrı bir yeri var. Herkese kucak dolusu sevgiler ve başarılar dileğiyle….