K. Eren Akalın
25 Ağustos 2009
Günlerdir konuşulduğu halde , hala ne olduğu belli olmayan bir açılımın üzerinden fırtınalar estiriliyor yine.
Son 7 senedir hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da saflar çoktan belirlendi ve kılıçlar çekildi.
Hal bu ki, ne açılımı destekleyenler neyi desteklediklerini biliyor, ne de karşı çıkanlar neye karşı çıktıklarını.
Diyelim ki yarın başbakan geçti basın mensuplarının karşısına ve açıkladı açılımını;
“Bundan sonra bu ülkede halkın konuştuğu tüm dillerde isteyen herkes radyo ve televizyon yayını yapabilecek”
– Peki başka neler yapmayı planlıyorsunuz sayın başbakanım?
“Hepsi bu kadar, açılımı yaptık işte. Sorun derhal çözülsün, beğenmeyen bu ülkeyi terk etsin”
* * *
Ya da;
“Bu sorunun çözülmesi için tek seçenek Kürtlere 10 ili tahsis edip bağımsız bir devlet kurmalarını sağlamaktır , biz yine kardeşiz, yine dostuz. Hem böylece dış politika da bir de müttefik bir devlet kazanacağız”
-Ama sayın başbakanım ülkeyi böldünüz.
“Böldü diyenler Namussuzdur, Alçaktır, bu soruyu soran malum kişi anasını da alsın gitsin”
* * *
Yazıyorlar, çiziyorlar.
Oysa Türkiye’de taşlar yerinden oynuyor,
Ortalık adeta toz-duman.
İşte o toz dumanın arkasında neler oluyor bilen yok
Karşı çıkıyorlar, destek veriyorlar.
Hiç kimse hiçbir şey bilmiyor..