Nejat Karagöz
2 Ağustos 2018
Sözlerimin başında, ta en başa şunu yazıyorum:
Gözyaşının rengi, acının ve sevincin dili, rengi, ırkı,
etnisitesi yoktur!
Kim, hangi gaye ve emele hizmet ederek insana kıyıyorsa, o
canidir, katildir, lanetlidir!
Gelelim mevzuya: Asker olan eşini ziyaretten dönen bir
kadıncağız ve bebeğinin, yola döşenen bir bombanın patlatılması sonucu
katledilmiş olmasına kim rıza gösterebilir, kim oh olsun diyebilecek kadar
alçalabilir?
T24’ten Oya Baydar’dan iki satırlık bir alıntıyı araya
sıkıştırıp devam edelim: “Bebeğiyle birlikte o genç kadın, size bana
kapalı olan tehlikelerle dolu o yollarda yanında eskort, güvenlik, vb olmadan
neden bırakıldı, eşine doğum gününde sürpriz yapabilmesi için neden bir
helikopter tahsisinden bile kaçınıldı?”
Bu, böyle de yakın-uzak geçmişte başka türlü, başka ellerle,
başka silahlarla katledilmiş masumlar için de aynı şeyi söylemeyelim mi?
Söyleyeceğiz, söylemeliyiz…
Havan topuyla parçalan minik bedenlere de, cesedi günlerce
sokak ortasında bırakılan, alınmasına izin bile verilmeyen kadıncağıza da, her
ne sebeple olursa olsun, öldürüldükten sonra cesedi arabaların arkasına
bağlanıp sokaklarda sürüklenen delikanlıya da yüreğimiz titreyecek, gözlerimiz
yaşaracaktır. Çünkü acının rengi, dili, vatanı, ırkı yoktur.
Ne ki, acıları yarıştırmadan, “Ama sen de şunu kınamadın…”,
”Ama sen de buna üzülmedin…” düzeyine inmeden, herkesin acısına, herkesin
ölüsüne, saygı duyarak, her ananın yüreğinin aynı şekilde yandığını asla
akıldan çıkarmayarak…
Bu satırları yazarken bile pek çoğunuzun farklı merceklerle
olaylara baktığını biliyor, açık yüreklilikle belirtmek gerekirse bu farklı
merceklerden farklı şeyler görünmesinden müteessir oluyorum.
Etnik farklılıkların bu topraklarda nasıl algılandığını
biliyoruz. Açın medya arşivlerini, sizler de görürsünüz. Bakın sosyal medyaya
orada da fark edersiniz acı ve kaskatı gerçeği. Ama buralarda eğleşmek
niyetinde değilim; benim asıl derdim ne biliyor musunuz?
Hatırlayın: Amerika Irak’ı işgal etmiş, on binlerce insanı
yerinden yurdundan sürmüş, binlercesini katletmiş ama televizyon ekranlarında
petrole bulanmış bir karabatak kuşuna ağıtlar yakılıyor… Bütün dünya, bu
zavallı kuşun bu hale gelmesinin sebebi olarak da Saddam’ı görüyor ve avazı
çıktığı kadar bağırıp, küfrediyor… Sanırsınız Saddam Amerika’yı işgal etmiş de
kuşlara zulmediyor.
Bu ahlaksızlığın, bu alçaklığın bizim toplumumuzda da
iştihar etmesinden endişe duyuyorum, bundan tedirgin oluyorum, bundan
korkuyorum…
İnsana insan olduğu için acımadığımız, diniyle, kimliğiyle,
cinsiyetiyle, aidiyetiyle ilgilendiğimiz sürece bize insan denemeyeceğini
haykırmak istiyorum.
Gelin önce İNSANLIK zemininde buluşalım. Birlikte ağlayıp,
sevineceğimiz şeyler hala pek çok zira…