Ebru Okutan Akalın
26 Mart 2009
ÖNCELİKLE SİZİ BİRAZ TANIYALIM
1958 Siverek doğumluyum. İlkokulu Siverek’te bitirdikten sonra, ailece Urfa’ya taşınmıştık. Orada ortaokulu yarıda bırakmak zorunda kaldım. Sol hareketle Urfa kültür derneği aracılığı ile tanıştım. 80 döneminde Türkiye’de çoğu kişinin yaşadığı hapishane sürecinden ben nasibimi aldım. Sol siyasetin geriye çekilişi bir müddet siyasetten uzak kalmama neden olduysa uzun bir aradan sonra TKP’nin kuruluşu beni yeniden mücadelenin içine çekti. Şu anda TKP içerisinde yer almaktayım.
SİYASETE ATILMANIZ
NE ZAMAN VEYA NASIL OLDU?
Aslında siyasete atılma değil de buna toplumsal kurtuluş mücadelesi içerisinde yer almak diyelim. Çünkü siyasete atılmak, ülkemizde ticarete atılmayla özdeşleştiğinden ve kişisel çıkarları çağrıştırdığından kirli bir ifadedir.
Benim için siyaset, gerçek manada halkın haklarını, emeğinin karşılığını aramasıdır. Biz böyle bir siyasetin yaygınlaşmasına çalışıyoruz. Türkiye’de emekçi, yoksul halkın, bizlerin çektiği acılar ve sıkıntılar, ülkemizde reva görülen Amerikancılık, yağmacılık, hakkını arayanlara karşı yapılan işkence ve zulmün… tüm bunların acısını insan olarak yüreğimde duymam beni kişi olarak değil, toplum olarak kurtuluşun mücadelesi vermeye zorladı. 12 Eylül’ün halkımıza ve özellikle gençliğimize apolitikleşeme, bireycilik, gericiliği reva gördü. Bu tabloya karşı mücadele etmenin gerekliliği, bizleri toplumu aydınlatma ve örgütleme göreviyle zorunlu kılıyor.
Ayrıca ben bir tekstilde çalışıyorum. Bir emekçiyim ve sosyalistim. Bu ülkeyi üretenlerin yönetmesi gerektiğine inanıyorum. TKP bunun mücadelesini veren ve en fazla işçi emekçi adaya sahip olan parti. Benim de Urfalı bir emekçi olarak TKP’nin adayı olmam bunun bir yansıması.
NEDEN TKP?
3-Neden TKP sorusuna gelince, bugün çarsafa dolanmış CHP’si ile düzen partilerinin tamamı, özelleştirmecilik, piyasacılık, gericilik, milliyetçilik ve tarikatçılığın en iyisini ben yaparım diye birbirini kötülüyor. Hepsi Amerikancı, hepsi AB’ci. Başbakanın teğet geçtiğini söylediği kriz nedeniyle her gün yüzlerce kişi işsiz kalıyor. Erdoğan “One minute” dediği için kahraman ilan edilirken, halka açıklanmayan gizli işbirliği anlaşmaları hala yürürlükte, İsrail uçakları ülkemiz semalarında cirit atıyor. Türkler ve Kürtler, her iki kesimde de emperyalizmin “çözümü” için milliyetçilik yükseltiliyor.
Bir felaketin eşiğindeyiz. Türkiye’ de bu gidişin baş aktörü AKP’nin durdurulması gerekli. Örgütlü bir güç olarak seçimlere giren TKP’nin, AKP’ yi durdurabilecek, Kürt’üyle Türk’üyle tek sosyalist cumhuriyeti inşa edeceğine inandığım için saflarında yer alıyorum.
PEKİ SEÇMENLER NİÇİN SİZİ TERCİH ETSİN?
URFA İÇİN PROJELERİNİZ NELER?
Genel anlamda ülkemizde projecilik soygunun, talanın, sömürü ve rantın adı olmuştur. Seçilen her belediye başkanı projeler adı altında çevresine, partililerine ve yakınlarına belediye olanaklarını peşkeş çekmişlerdir. Yapılan projelerde halkın emekçilerin çıkarları değil, patronların tüccarların çıkarları gözetilmektedir.
Biz planlı, kamucu, katılımcı, halkın çıkarlarını temel alan, özgürlük ve eşitliği… sosyalizmi savunan programa sahip bir partiyiz. Bize oy veren seçmenler seçimlerde bana değil, sosyalizme oy verecek.
Halkımızın bu sömürü ve talandan başka bir yolun olduğunu bilmiyor, Sosyalizmi tanımıyor. Örneğin kişi başına en az parayı harcayarak, en iyi sağlık verilerine sahip olunabileceğini kanıtlayan Küba’yı, emperyalizme karşı kamulaştırmaya giden bir Venezüela’yı tanımıyor.
Biz insanlara gerçekleri ne kadar anlatabilirsek, TKP’yi tercih etmelerini de sağlayabileceğiz. Bugün geleceği aydınlık bir Türkiye istiyorsak tek seçeneğimiz sosyalizm. Bu nedenle daha önceki hafta binlerce insanla “Ya Osmanlı’ya dönüş ya da Sosyalist Cumhuriyet” mitingini gerçekleştirdik.
Öncelikli görevimiz, piyasacı, gerici, Amerikancı ve ona koltuk değnekliği yapan düzen partilerinin gerçek yüzünü halkımıza göstermek ve bunlara dur demektir. Bu nedenlerden dolayı, seçim sloganımızda “DURDURUN” ve “OYLAR TKP’YE” dir.
Gerçekleri söylediğimiz için “felaket tellallığı” ile suçlarlar bizi. Oysa bizim amacımız, yaşanası bir Türkiye kurmak, insanlarımıza sıkıntı veren, onları canından bezdlrip yaşama küstüren kötülükleri ortadan kaldırmaktır. Bunun için hep umudumuzu korur, umudu paylaşırız. Ama bugünün gerçeklerini de görmezden gelemeyiz.
ABD işgale başlamadan tam iki yıl önce “ABD Irak’a saldıracak” dedik, haklı çıktık. İki yıl boyunca “büyük bir ekonomik kriz geliyor” dedik, haklı çıktık.
Ne yazık ki, hep haklı çıkıyoruz. Şimdi Türkiye büyük bir felakete gidiyor diyoruz ve haklı çıkmak istemiyoruz. Sizi Türkiye’yi bu felaket yolundan çevirmeye çağırıyoruz. Felaketten geri dönüş, bugün bizi felakete sürükleyen bu sömürü ve yağma düzeninden kurtulmakla mümkün. Kurtuluş, bir günde olmayacak ama çok uzun zaman da almayacak. Zaten çok uzun zamanı yok bu ülkenin. O yüzden DURDURUN diyoruz.