Cihat Kürkçüoğlu
28 Şubat 2011
Şehirler yetiştirdikleri şair, yazar, müzisyen, ressam, heykeltıraş, mimar gibi sanatçılarla, sporcularla ve siyasetçilerle anılırlar.
Urfa, özellikle edebiyat ve müzik alanında tarih boyunca önemli sanatçıları bağrından çıkarmıştır.
1946 Urfa doğumlu Abdülkadir Algın bu sanatçılardan biri. İlk, orta, lise öğrenimini Urfa’da tamamlamış. Aslında birçoğumuz onu müzik yönüyle ve dillerden düşmeyen türküleriyle tanırız. Ancak o, yüksek öğrenimini gördüğü ve esas bıranşı olan Ahşap Doğramacılığı ve Mobilya-Dekorasyon dallarında bir uzman. Yüksek öğrenimini Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu Mobilya-Dekorasyon bölümünde tamamlamış.
Kırk yıla yakın görev yaptığı Kars, Şanlıurfa, Malatya ve Ankara’daki Endüstri Meslek Liselerinde bu daldaki bilgi ve deneyimlerini büyük bir şevkle öğrencilerine aktarmaya çalışmış.
Sanat Tarihi bölümündeki “Şanlıurfa, Müze, Cami ve Evlerindeki Ahşap Süslemeli Eserler” konulu lisans tezimden dolayı benim de ilgi duyduğum ahşap süslemeciği sanatının tarihi geçmişi, teknikleri hakkında Abdülkadir Hoca gerçekten bir uzman. Mobilya sanatının İlk Çağdan başlayarak eski Mısır uygarlığında, Mezopotamya’daki Sümer, Akad, Elam, Asur uygarlıklarında, Anadolu’da Frigyalılarda, eski Yunan ve Roma’da , Orta Çağ’daki Roman ve Gotik sanatlarında devam eden, Rönesans, Barok, Rokoko, XV. ve XVI. Luis stilleri ve daha bir çok stil ile zenginliğe kavuşan bu sanat dalındaki en ince detaylar Abdülkadir Hoca’nın ilgi alanındadır.
Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Ağaç işçiliği hakkında da engin bir bilgi birikimine ve uygulama deneyimine sahip olan Abdülkadir Hoca, bu dönemlerde uygulanan kündekâri, kabartma, şebekeli oyma, kakma, ahşap üzerine boyama ve muşarabiye tekniklerini belki de Türkiye’de en iyi bilenler arasında yer alıyor.
Evlenirken kendisi için elleriyle yaptığı, yatak odası, oturma odası ve yemek odası takımları Anadolu Türk dönemi ağaç işçiliğinin motif zenginliğini ve tekniklerini yansıtıyor.
Bir öğretmenin meslek yaşamında en gurur duyduğu olay, bilgi birikimini kitaplara yansıtarak öğrencilerine kalıcı bir biçimde aktarmasıdır. Geçtiğimiz yıl emekli olan Abdülkadir Algın’ın yılların verdiği bilgi birikimini içeren Ahşap Doğramacılık adlı kitabı Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Enstitüsü tarafından yayınlandı.
Sayın Algın, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü Ahşap Doğramacılığı Modül Programı konu sırasına ve içeriğine uygun olarak hazırladığı 115 sayfalık bu kitabında, insanoğlunun var oluşundan bu yana iç içe yaşadığı ahşabın “doğramacılık” olarak da adlandırılan kapı, pencere, camekân, pergole ve kamariyelerinin yapım tekniklerini en ince detaylarına kadar anlatmaya çalışmış. Ayrıca kullanılan malzeme, el aletleri, avadanlık ve makineler hakkında detaylı bilgiler vermiş. Kitaba kendi elleriyle kusursuz bir biçimde çizdiği onlarca çizim, teorik bilgilere pratik yaklaşımlar sağlamıştır.
Yeri gelmişken biraz da Sayın Algın’ın müzik yaşamından ve besteciliğinden söz etmek istiyorum. Abdülkadir Algın, kaba ağaç kütüklerini dantel dantel işleyerek sanat eserine dönüştürme becerisine sahip iyi bir eğitmen olmasının yanında, müzik sanatı ile yakından ilgilenen, türküleri dillerden düşmeyen iyi bir bestekâr ve halk ozanı.
O, halk müziği formunda bestelediği eserlerine, tutkunu olduğu Urfa’dan motifler katmayı yeğleyen bir Urfa sevdalısı, hatta “kara sevdalısı”. Besteleyeceği türkülerin konusunu belirlerken ve sözlerini yazarken Abdülkadir Hoca’nın bir yılı aşkın araştırmalar yaptığını yakından biliyorum. Bir türkünün sözünü uzun araştırmalardan sonra bazen bir yılda tamamlayabiliyor. Uzun araştırmaları sonucunda eline geçirdiği yüz yıl öncesine ait bir “kesim kâğıdı”nda[1] geçen “Halep Kemeri”, “Sırma Kadife Mintan”, “Gümüş Haphap” gibi folklorik ögeleri, son yıllarda dillerden düşmeyen “Çömçe Gelin” türküsüne konu etmiş olması bu konudaki örneklerden sadece biridir.
Abdülkadir Hoca, Urfa kültürünü yaşam biçimine de yansıtmış. O, atalarından gelen, nesilden nesile aktarılan gerçek Urfa kültürünü yaşatmaya çalışan bir Urfa beyefendisi. Konuşmasıyla, oturup kalkmasıyla günümüzde nesli tükenmiş gerçek Urfalılardan.
Tüm türkülerinin sözlerini kendisi yazıyor ve sözlerde Urfa kültür ögelerine, yer adlarına, unutmaya yüz tutmuş kelimelere yer vermeye çalışarak zengin kültürümüzü yaşatmaya uğraşıyor. Annesinin küçük yaşlarda kendisine anlattığı Urfa halk hikâyeleri, Ağabeyi Şükrü Algın’ın buram buram Urfa folkloru kokan şiirleri, ömrünü geçirdiği Urfa sokakları, Urfa evleri, çarşıları, düğünleri, el sanatları, kısacası Urfa’nın geleneği, göreneği O’nun türkü sözlerinde etkili olmuş.
Her Urfalı gibi müzikle küçük yaşlardan beri haşır neşir olan, Tenekeci Mahmut Güzelgöz, Bekçi Bakır Yurtseven, Halil ve Ahmet Uzungöl kardeşler gibi Urfa folklorunun abide şahsiyetlerinden müzik bilgilerini alan Abdülkadir Algın’ın türkü formunda besteleği 80 civarında eseri ve 20 civarında derlemesi bulunuyor.
“Vış vış eliye”, “Damlarda zılgıt sesi”, “Bir değil beş değil”, “Çömçe gelin”, “Ayne delal”, “Pencereden el eder”, “Usta çırak”, “Tım tım halimiz budur”, “Boşver be doktor”, “Payitahtan ferman gelmiş (Yemen türküsü)”, “Daş köprüye dayandım” türküleri başta olmak üzere daha bir çok türküsü Selahattin Alpay, İzzetAltınmeşe, Mahzun Kırmızıgül, Barhan Çaçan, Mahmut Tuncer, Hülya Süer, Belkıs Akkale, Canan Başkaya, Şükriye Tutkun başta olmak üzere bir çok sanatçı tarafından okunmuş, bazı türkülerinin klipleri yapılmıştır.
Yemene giden Urfalı askerler anısına bestelediği “Payitahttan ferman gelmiş” türküsü, Şanlıurfalı Araştırmacı-Yazar Abuzer Akbıyık ve Kültür Bakanlığı Ankara Türk Halk Müziği (THM) Korosu Ses Sanatçısı-Yazar Salih Turhan tarafından hazırlanan Yemen Türküleri kitabında ve ekindeki CD’de yer almıştır.
Şanlıurfa Kültür Sanat Eğitim ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafından düzenlenen Hz. Eyüp Konulu beste yarışmasına iki beste ile katılan Abdülkadir Algın, güzel sanatların sadece şiir ve müzik alanında değil, resim ve grafik alanında da uğraş veren çok yönlü bir sanatçıdır. Ressamlara ders verecek düzeyde perspektif bilgisine sahiptir. İyi bir grafik tasarımcısıdır. Şanlıurfa Belediyesinin 1979 yılında Türkiye genelinde açmış olduğu amblem yarışmasında birinci olmuştur. Urfa’nın tarih, tarım ve inanç turizmi şehri olduğunu çok yalın çizgilerle simgeleyen amblemi Şanlıurfa Belediyesi tarafından kullanılmaktadır.
Bir yıla yakın süredir emeklilik yaşamına başlayan Sayın Algın, yerleştiği Ankara’da sanat yaşamına devam ediyor.
Kendilerine sanat yaşamındaki başarılar, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
[1] Kesim kağıdı: Şanlıurfa’daki evlenmelerde kız evinden oğlan evine gönderilen ve içerisinde oğlan evinden istenilen giysi ve takıların yer aldığı liste.