Mehmet Göncü
29 Aralık 2011
Sevgili okuyucularım, yaşamım boyunca gerek memuriyet ve gerekse sivil hayatımda çok boyutlu ve çok çeşitli aktivitelerde bulundum. Bu nedenle binlerce insan tanıdım.
Aldıkları çeşitli eğitim ve öğrenime göre tutum ve davranış sergileyen bu kimselerin hemen hemen hepsinin başarılarında pozitif anlamda ortak karakterleri vardı. Oda tevazu sahibi ve engin gönüllü olmalarıydı. Aksine olarak kendini beğenmiş kibirli olanlar ise, toplum tarafından yadırganmış ve sevilmemişlerdir. Bu nedenle de sosyal yaşamlarında başarılı olamamışlardır. Onun için atalarımız kıskanılmayan zenginliğe örnek olarak tevazuyu göstermişlerdir.
Gerçekten yaşamımın tüm evrelerinde tanıdığım her yaşta ve her statüdeki başarılı sevilen insanlar tevazu sahibi engin gönüllü insanlar olmuştur.
Kaldı ki düşünen ve düşündüğüne yorum getiren bir insan pozitif manada enlerin eni olsa bile ne çıkar ki, sonuçta ölüm olduktan sonra… Düşünelim bir kere Büyük İskender’e, Sultan Süleyman’a kalmayan dünya kime kalacak?
Bu sebeple de olsa düşünen ve akıl sahibi olan bir kimse engin gönüllü ve tevazu sahibi olmak zorundadır.
Öte yandan; yazımın konu başlığında belirttiğim; “Abat kent süsünden belli olur” sözüne uygun, insanlık tarihinde bilinen birçok kent vardır.
İlimiz Urfa da geçmişinde uygar ve Abad olmuş bir kent idi. Dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu ve çeşitli uygarlıkların harman olduğu bu mübarek şehir son yıllarda yine hızla eski ihtişamlı günlerine dönüyor.
Bu manada; GAP Eylem Planı, “4 Yılda 400 Proje” gibi daha birçok güzel işler şehrimizde yapılıyor. En önemlisi ise, Belediyelerimizin dur durak demeden pozitif manada çalışıyor olmalarıdır. Üstüne üstlük cenabı Allah (cc) bizlere su, güneş ve çok mümbit bereketli topraklar ihsan etmiş. Yaradana hamd ve şükür edip, tevazu ve birlik-beraberlik içerisinde ilimizi daha çok çalışarak abad olmuş yeşil, temiz ve süslü bir kent haline kavuşturalım.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…