Selahattin E. Güler
2 Nisan 2021
8 Nisan 217. Roma İmparatoru Antoninus Caracalla Harran’daki Tanrı Sin Tapınağı’nı ziyaretten dönerken Urfa ile Harran arasında bir yerde askerleri tarafından öldürüldü.
Nisan 413. Urfa üçüncü kez su baskınına maruz kaldı. Su baskını bu kez insan kaybına sebep olmadı, ancak büyük ölçüde maddi hasara yol açtı.
Nisan 500. Şehirde pahalılık ve mahsul yetişmediğinden dolayı açlık ve kıtlık başladı. Halkın bir kısmı başka bölgelere göç etti; köydeki fakir, hasta ve yaşlı insanlar da dilenmek üzere şehre akın ettiler. Şehirde yapılan ekmekler de halka yetmedi. Açlıktan dolayı ölümler başladı, sokaklarda ve kemer altlarında kıvranarak ölenler gittikçe çoğalıyordu.
Nisan 506. Bizans ordusu Sâsânilere karşı bir barış antlaşması yapmak ve eskisini yenilemek üzere onların topraklarına yürüdü. Ordu Urfa’ya ulaşınca Sâsâniler’den elçiler gelerek barış imzalamış olan başkomutanın öldüğünü haber verdiler. Elçiler ordu komutanına, eğer barış yapmak için geliyorlarsa Şah tarafından yeni bir başkomutan gönderilinceye kadar Urfa’dan ileri geçilmemesi gerektiğini söyleyerek bu konuda istekte bulundular.
Bizans ordusu komutanı da bunu kabul ederek Urfa’ya yerleşti ve yaklaşık beş aylığına burada kaldı.
Komutanın yanında getirdiği Got askerleri çok kalabalık olduğu için şehre sığmadılar. Şehre yerleşemeyenler de yerleşmeye mümkün olan köylere ve küçük manastırlara yerleştirildiler.
Geldikleri günden beri kendi masraflarıyla geçinemeyen bu Got askerleri, yeme ve içmede o kadar oburlaştılar ki, bazıları evlerin damları üzerinde eğlenirken şarabın verdiği sarhoşlukla ileri geri yürüyerek boşluğa adım atıp tepeleri üzerine düşüyorlar ve feci bir şekilde ölüyorlardı. Bazıları da yine damlarda aşırı içkinin verdiği mestlik ile uykuya dalıyor ve aşağı yuvarlanarak hemen ölüyorlardı.
Bir başka grup da, bir sebze bahçesine girip sebzeleri koparıyor, bahçıvan görüp de engel olmak isteyince onu okla vurup öldürüyorlar ve kanlarının hesabı sorulmuyordu. Halktan kimse onlara karşı koyma gücünü bulamıyordu. Got askerlerine bir şey yapamayan ahali öfkelerini birbirlerini öldürmek suretiyle alacak bir duruma gelmişlerdi.
Got askerleri şehirde yaptıkları yolsuzluk ve ayyaşlıkla yetinmeyip, her şeyi tahrip ederek cinayet de işlediler.
Maalesef bu yaptıkları yanlarına kaldı; çünkü bu zamanda şehirde bir yönetim gevşekliği ve başıboşluk mevcut idi. Halkın birçok şikâyeti üzerine başkomutan, askerlerini cezalandırmadı, ancak onları toplayarak hemen şehri terk etti.
Nisan 525. Dördüncü bir su baskını daha meydana geldi. Halepli Bahçesi tarafından gelen dev gibi sular şehri doldurduğunda, vakit akşam olup halkın büyük bir kısmı uykuda, bir kısmı yemek başında, bir kısmı da hamamlarda bulunuyordu. Parçalanan surlar ve en güzel binalar suda yüzüyordu. Bu afette 30.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu sayı o dönemde şehir nüfusunun üçte biri demekti. Bizanslı Papaz Asklepius ve şehrin yöneticisi Antakya’ya kaçtılar.
3 Nisan 679’da bölgede büyük bir deprem oldu. Urfa’da birçok insan ölürken, Suruç da bütünüyle temelinden yıkıldı. Bu depremde kentteki Hıristiyanların Eski Kilisesi de tahrip oldu.
Nisan 842. Yağmurun düşmesi üzerine tohumlar yetişti, ancak bu kez de çekirgeler ve şiddetli rüzgârlar mahsulleri imha ettiler. Bundan dolayı bulaşıcı ve öldürücü hastalıklar iki yıl kadar devam etti.
Nisan 963. Civardaki Ermenilerden büyük bir (1000 kişi) grup, Urfa üzerine saldırarak halkın mallarını ganimet olarak ele geçirdi ve bir miktar da esir alarak geri döndüler.
Nisan 1120. Mardin Artuklu hükümdârı I. İlgazi, Urfa önüne geldi. İlgazi şehir önünde tahribat yaptıktan sonra Suruç’a gitti ve civarını yağmaladı.
8 Nisan 1920. Fransızlar, Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Bey’e bir mektup göndererek, barış yapmak ve bazı şartlarla kenti terk etmek istediklerini bildirdiler. Urfalılar ise, ancak silahlarını bırakmak şartıyla, en yakın noktaya ve Urfa eşrafının eşliğinde götürülebileceklerini söylediler.
10 Nisan 1920. Her iki tarafın temsilcileri arasında, Karakoyun Deresi üzerindeki Hızmalı Köprü başında bir anlaşma yapılarak Fransızların şartları kabul edildi ve Fransızlar Urfa’yı terk etmeye hazırlandılar.
11 Nisan 1920. Fransızlar, gece yarısı saat 1’de Suruç-Arappınarı yönüne doğru Urfa’yı terk etmeye başladılar. Bu arada Yüzbaşı Ali Saip Bey tarafından gizlice yapılan bir planla, Fransızların destek kuvveti alarak Urfa’ya geri dönüp intikam alma ihtimalini önlemek için onların hemen ardından 3000 kişilik silahlı bir birliği yola çıkarıldı. Fransızlar Şebeke Boğazı’na geldiklerinde anlaşmadan haberi olmayan etraftaki aşiretler onlara ateş açtı. Fransızlar da mevzilenip karşılık verdiler. Bu sesleri duyan 3000 kişilik birlik Fransızlara saldırarak kanlı bir savaşa girildi. Savaşın sonunda, Fransızlar’dan 160 ölü, 160 da esir alındı; 140 asker de Arappınarı’na doğru kaçarak kurtuldu. Çetelerden ise, 125 şehit verildi ve 163 kişi de yaralandı.