İbrahim Halil Okuyan
6 Ekim 2006
Dünya’ya gelişinin hayırlı bir amacı olduğunu bilenler kendilerini Allah (c.c.) yolunda çalışmaya verir, Cenâb-ı Hakkın Peygamberi vasıtasıyla ilettiği emirlerini yerine getirmeğe çalışır, son Peygamber olan Kainatın efendisinin yolundan çıkmazlar. Her işlerinde bir düzen, bir ahenk vardır. Kimse onlardan zarar görmez; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve herşey onların varlığından istifade ederler. Doğru yolun yolcusu olan mü’minler inançları doğrultusunda çalışırken bu fani hayata veda edip ebediyete intikal etme durumunda Cennette olmayı arzu ederler. Bütün insanların da “ahiretin tarlası” olan dünyada hayatlarını iyiliklerle doldurarak Cennette yer almalarını isterler. Bu harika hayatı bütün insanlarla paylaşmak arzusundadırlar. Öyle ki; Hazreti Ebubekir (r.a.) Beyazid-i Bestami Hazretleri(r.a.) gibi büyük ve ermiş insanlar; “Ya Rabbi, vücûdumu öylesine büyük eyle ve beni Cehenneme koy ki, ben yanayım, başka insanlara yer kalmasın…” niyazında bulunmuşlardır. Ama Allah’ın (c.c.) takdiri ne ise o olacaktır. Rahmetli Said-i Nursî Hazretlerinin dediği gibi; “Cennet o kadar ucuz değil, Cehennem de boşuna olmamış.” yani her ikisi de lâzım. Ama herkes dûa eder ki, nasibi Cennet olsun… Hal böyle iken dünya kurulduğundan beri insanlar Cennet ve Cehennem’le meşgul olmuşlardır. Abbasiler’in büyük Halifelerinden Harun Reşid zamanında (766-809) yaşamış Behlül Dânâ bazan aklından zoru olan kişilere mahsus tavırlar takınır, deli sanılırdı. Ama o ermiş bir kişi idi. Harun Reşid’le zaman zaman buluşan Behlül Dânâ bir vesile icad edip onu uyarma yolları bulurdu. Birgün üstü-başı toz-toprak içinde olduğu halde hükümdarın huzuruna çıktı. Harun Reşid’le aralarında şöyle bir konuşma geçti; -Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun böyle? -Cehennemden geliyorum ey hükümdar. -Ne işin vardı Cehennemde? -Ateş lâzım olmuştu da ateş almaya gitmiştim. -Peki alabildin mi bari? -Hayır efendim, maalesef alıp getiremedim. -Neden? -Cehennemin bekçileri; “Sandığınız gibi değildir. Burada ateş bulunmaz. Ateşi herkes dünyadan kendisi getirir.” dediler. Dünyadaki amelleriyle her kişi kendi ateşini biriktirip götürüyormuş…” Bu muhavere elbette Harun Reşid’e ve bütün duyanlara bir ders olmuştur mutlaka. ıçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan ayında Allah’a (c.c.) sığınıp günahlarımızın affını dileyerek yalvardım. Her anlamda iyi işler görerek ebedi hayata hazırlanalım. Ahirete ateş götürmeden veya bu ateşi azami ölçüde azaltarak varalım. Allahın affına, Peygamberin (s.a.v.) şefaatine sığınalım.