Nejat Karagöz
9 Aralık 2017
Yakın tarihimizin en bilindik jargonu, Hayırlı Cumalar…
Türkiye insanının, içerisine itildiği dindarlık kuyusunun dibinde bulduğu ‘dini dar’ bir ümmetçiliğin, içerisinde debelendiği bir balçık deryasıdır.
Bu balçık deryası dini de, imanı da, anlayışı da, feraseti de hoşgörüyü de yutuvermiş, geriye yalnızca “Parola-işaret” kabilinden bir retorik kalmış: Hayırlı Cumalar
Pek çoğunuzun telefon fihristinde düzinelerce numara vardır. Bu numaralardan yılın, ayın, haftanın belli günlerinde, belli bir merkezden pompalanan ve belli bir inanışın/görüşün çevresinde kümelenmiş insanlar aracılığıyla yayılan “İyi Dilek” ve “kutlama” içeren mesajlar alırsınız…
İlk bakışta zararsız gibi görünen bu mesajların belli bir politikaya hizmet ettiğini, sözüm ona “İyi Dilekten” öte bir anlamı olduğunu fark etmeniz bazen zaman da alabilir.
Bu mesajlar arasında memlekette olup bitenlere bir dair bir işaret göremezsiniz. Hırsızların, yolsuzların, soysuzların bu topraklarda hangi zehirli tohumları yeşertmeye çalıştıklarına dair bir emare yoktur bu mesajlar arasında.
Tepedeki bir ağızdan ne çıkmışsa ayet hükmüne sokulup, onun etrafında sloganlar üretilip sosyal medya aracılığıyla her eve, her cebe kadar servis edilir; kesinlikle hırsızları, yolsuzları, namussuzları deşifre etmeye yönelik olmayıp aksine bunların üstünü örter, dinin engin(!) hoşgörüsüne sarmalanıp, öyle pazarlanır bu çirkeflikler…
Ama mesaj çok naiftir: Hayırlı Cumalar… Elbette bu kadar kısa değildir ve zaten bundan bir şey de anlaşılmaz; asıl söylenecekler bunun önüne arkasına ustaca yerleştirilir.
Bu “Hayırlı Cumalar”cılardan kadın cinayetlerine, çocuk istismarlarına, tecavüzlere, yağmalara, talanlara, ballı ihalelere dair bir şey duyamazsınız. Çünkü bunlar ya o malum mahfillerden pompalanan iyi dileklere(!) inana zavallılardır veya bizzat bütün bu rezilliklerin üstünü örtmek için düşünülmüş bu din soslu jargonun mucitleridir.
Daha da ilginci bunlar aynı tornadan çıkmış gibi, aynı şekilde düşünen, aynı şeylere inanan, meseleler karşısında benzer tepkiler veren bir topluluk haline getirilmişlerdir ve kendileri gibi düşünmeyenleri ise ya terörist, ya vatan haini veya moda yakıştırma ile Fetöcü olarak görürler.
Bugünlerde sosyal medyada dolaşan, bir bilimsel çalışmanın sonuçlarını gösteren bir videoda; örgütlenmiş bir topluluk içerisine katılan ve sorulan soruya, (doğru cevabı bildiği halde herkes kasıtlı olarak yanlış cevap verdiği için) yanlış cevap veren bir deneğin durumu,
Türkiye’deki bir kesimin durumuyla özdeşleşiyor.
Tam da bu “Hayırlı Cumalar” ümmeti gibi…
Ey akıl, sen ne büyük bir nimetsin!!!