İbrahim Halil Okuyan
25 Nisan 2016
Çevremizde hep
birilerini ararız, bekleriz.
Bu; Bir Vali, Bir
Belediye Başkanı, Bir Milletvekili, Bir Spor Kulübü Başkanı veya STK Başkanı
olabilir.
Biliriz ki bir
kişi çok şeyi değiştirebilir.
Genelde de o
beklenen gelmez çoğunlukla.
Slogan hep aynıdır
“Olmadı Bir Dahaki Sefere İnşallah”
Geçmişte; Mustafa
Kemal Atatürk ve Turgut Özal toplumda büyük değişimlere yol açmış liderleridir.
Hep o bardağı
taşıracak damlayı bekleriz.
Genelde toplumlar tutucudur
ve Bu yüzden değişim hep sancılı ve gecikerek olur.
Yeniye muhalefeti
severiz.
Aşağıdaki yazı
maymunlar üzerinde yapılan gözlemleri içeriyor.
“Ken Keyes Jr. dan
ilginç ve gerçek bir deneyin öyküsü:
Size gerçek bir
hikâye anlatacağım:
Yüzüncü Maymunun
hikâyesini…
Pasifik
Okyanusunda irili ufaklı birçok ada. Bu adalarda Macaca Fuscata (Japon Makak)
türü Japon maymunları yaşıyor. Bu adalardaki maymunların doğal ortamları
içindeki davranışları otuz yılı askın bir süre bilim insanları tarafından gözleniyor.
1952 de Koshima
Adasında bilim insanları maymunların beslenmesi için
Kumların içine
tatlı patates bırakıyorlar. Bu adanın maymunları da tatlı patatesin tadından
hoşlanıyor ama yiyeceklerinin kumlu olması hiç de hoşlarına gitmiyor.
Ama can boğazdan
gelir diyerek kumlu da olsa tatlı patatesleri yemeye devam ediyorlar.
Bir gün, On sekiz
aylık Imo isimli dişi maymun bu soruna bir çözüm buluyor, Imo, tatlı
patatesleri en yakın su birikintisinde yıkayarak
Yemeyi akıl
ediyor.
Bu buluşunu
annesine de öğretiyor, Imo nun arkadaşları da patateslerini yıkayarak yemeyi
öğreniyor ve kendi annelerine de öğretiyor.
Bu yeni davranış
bicimi bilim insanlarının gözleri önünde, Yavaş yavaş maymunlar arasında
yayılıyor.
1952 ve 1958
yılları arasında genç maymunlar, Beslenmelerini daha zevkli hale getirmek için,
Kumlu tatlı patateslerini yıkamayı öğreniyorlar.
Bu daha sağlıklı
ve zevkli yeni davranış biçimini çocuklarını taklit ederek onlardan yeni bir
şey öğrenen yetişkin maymunlar da kazanıyor.
Yeniliklere acık
olmayan, Çocuklar ve gençlerden de öğrenilebileceğini düşünmeyen, Kendi
bildiklerini tekrar eden yetişkin maymunlar ise kumlu patates yemeye devam
ediyor.
1958 in
sonbaharında çok şaşırtıcı bir şey oluyor. Koshima maymunlarının bir kısmı
(diyelim ki 99 maymun)
Artık
patateslerini suda yıkayarak yemeyi öğrenmiş oluyor.
Bir sabah, gün
doğarken yüzüncü maymun da patateslerini yıkayanlar
Arasına katılıyor.
İşte o an her şey
değişiyor.
Aynı günün akşamı,
Adadaki hemen hemen tüm maymunlar, Patateslerini yemeden önce yıkamaya
başlıyor. Yüzüncü maymunun ilave enerjisi her nedense devrim yaratıyor!
Ama hikâye
bitmedi.
Bilim insanlarını
şaşırtan asil sürpriz, Bu adayla doğrudan bir ilişkileri olmadığı halde, Diğer
adalardaki maymun kolonilerinin de ayni anda patateslerini yıkamaya
başlamaları…
Yeni bir düşünce
ve davranış tarzı, Toplumları oluşturan fertlerin belirli bir oranı tarafından
benimsendiği an, Bu yenilik, Mesafenin önemi olmaksızın zihinden zihine
aktarılabiliyor.
Yani, “Yüzüncü
Maymun Fenomeni” denilen bu fenomen şunu gösteriyor:
Yeni bir düşünce,
Yeni bir yol, Toplumda sadece belirli sayıda insanlar tarafından biliniyorsa,
Bu yenilik sadece o kişilere ait bir şey oluyor.
Ama -bilenlerin-
sayısı belli bir “kritik noktaya” ulaştığı an, Sadece bir kişinin daha “Yeni
Yola” katılması, Toplum bilincinin Aşama geçirmesine yol acıyor.
Yeni Düşünce,
Birdenbire herkes tarafından düşünülmeye başlanıyor.
Niceliğin Niteliğe
Dönüşme Noktası…
Yüzüncü Maymun
Fenomeni, Duke Üniversitesinden Doktor J.B. Rhine tarafından değişik deneylerde
tekrarlanıyor. Sonuç her seferinde aynı.
Bugüne dek mutsuz,
Huzursuz, Bencil, Korku dolu, Karamsar bir dünya süre geldi.
Zihinlerde hala
“Taş Devri Korkularını” taşıyoruz.
Yeniliklere Acık,
Farklı düşünenler ise Aşağılanıyorlar, Alay ediliyorlar, Toplum Dışına
İtiliyorlar.
Cesaretleri takdir
edilmek bir yana söndürülmeye çalışılıyor Bu insanların…
Einstein bile
teorisini ilk ortaya attığında meslektaşları tarafından Kınanmış.
“Sıradan İnsan
Asla Büyük İnsan Olamaz.” Doğar, Yaşar ve Ölür.
Buna Yaşamak
Denirse!
Dünyada Mutlu,
Huzurlu, Sevecen, Aydınlık dolu insanlar yok mu? Cesur bir dünya isteyen ve bu
uğurda caba göstermekten çekinmeyen, her şeyi göze alan insanlar yok mu?
Elbette var.
Sayıları gittikçe
de çoğalıyor. İnsanın, insanlık boyutunda devrim yapabilmesi için yüzüncü
maymunun aralarına katılmasını bekliyorlar.
“Yüzüncü Maymun” belki de sizsiniz.
Ken Keyes Jr.”
Ülkemizdeki
siyasete de bunu uyarlayabiliriz.
Bir Siyasi
Partinin tek başına kısa zamanda iktidar olmasını aynı Mantıkla izah
edebiliriz.
Aynı şekilde
Toplumsal Muhalefetinde bir gün “Yüzüncü Maymun”’ unu bulup İktidar
olabileceğini de özellikle “Siyasi İktidarlar” bilmelidir.
Eski ile Yeni
arasında ince bir çizgi bu Yüzüncü Maymun.
Değişimi başlatan
bir Olgu.,
Şanlıurfa’da
yüzüncü Maymunlar çok mu uzakta bilemiyorum.
Bekliyoruz Gözümüz
Yollarda…
Saygılarımla.
İbrahim Halil
Okuyan
İnşaat Yüksek
Mühendisi
24.Nisan.2012
Şanlıurfa