İbrahim Halil Okuyan
11 Mart 2016
Tevazu
Alçakgönüllülük, Kibirlenmenin, büyüklük taslamanın zıttadır.
Tevazu,
beğenilen bir özelliktir.
Kişinin
şahsiyetini ortadan kaldıran hafifmeşreplik tevazu değildir.
İnsan, büyüklük
taslamamakla birlikte, zamanın ve yerin gerektirdiği davranışı göstermelidir.
Yoksullar,
düşkünler ve çocuklarla ilgilenmek, onların hal ve hatırlarını sormak
tevazudur.
İnsan, mevkii
ne olursa olsun “Allah’ın Kulu” olduğunu unutmamalıdır.
Peygamberimiz
bu özelliği hem bizzat üzerinde taşımış, Hem de sözleriyle tavsiye etmiştir.
Bir gün
kendisine bir adam getirilir, Gelen şahıs korkudan titremeye başlar. Bunu gören
Allah Resulü, “Sakin ol, Ben bir melik değil, Kureyş’ten, kuru et yiyen
bir kadının oğluyum” Buyurmuştur.
Tevazu,
alçakgönüllü olmak demektir.
Böylelerine,
Alçakgönüllü İnsan denilir.
İslam’ın
Gayesi, İnsanları birbirleriyle kaynaştırmak, Emniyet ve huzur içerisinde hem
bu dünyada hem de ahiret âleminde mutluluklarını sağlamaktır.
Kibir ve gurur;
kabalığın, hamlığın ve yetişmemişliğin bir tezahürüdür.
Tevazu ise,
efendiliğin alameti ve olgunluğun meyvesidir.
İçi boş ekinler
dimdik durduğu halde, Olgun başağın boynu eğri, Yönü toprağa doğrudur.
Akıllı ve olgun
mümin de böyle “Alçak Gönüllü” olmalıdır.
Kul olduğunu
bilip Rabbinin mülkünde “Edeple” yaşamalıdır.
Hakk’ın
sevdiğini sevmek, sevmediğini “Terk” etmelidir.
Hakk’ın
kullarına Hak için “Muhabbet ve Hizmet” etmelidir.
Haktan gelen
her şeye gönül hoşluğu ile boyun eğip “Teslim” olmalıdır.
Adamın biri
kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.
Neden sonra,
yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey Yapmış olmak için bunu
Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına kurban olarak Bağışlamak ister.
O zamanlar
dergâhlar ayni zamanda aşevi işlevi görüyordu.
Durumu Hacı
Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli: – “Helal değildir” diye
bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine
adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana’ya anlatır. Mevlana ise bu
hediyeyi kabul eder.
Adam ayni şeyi
Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul Etmemiş olduğunu söyler
ve Mevlana’ya bunun sebebini sorar.
Mevlana söyle
der: – “Biz bir Karga isek Hacı Bektaşi Veli bir Şahin gibidir. Öyle her
leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul
etmeyebilir.”
Adam üşenmez
kalkar Hacı Bektaşi Dergâhına gider ve Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı
kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar.
Hacı Bektaş da
şöyle der: – “Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise, Mevlana’nın gönlü
Okyanus gibidir.
Bu yüzden, bir
damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun Engin gönlü kirlenmez. Bu
sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.”
Herkese böyle
“Gani Gönüllü Dostlar” dileğiyle…
İbrahim Halil
Okuyan
İnşaat Yüksek
Mühendisi