Mehmet Göncü
24 Kasım 2015
youtube mp3 dönüştürücü siyahbet giriş deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking güncel giriş king royal giriş kingroyal giris madridbet güncel giriş deneme bonusu veren siteler casino siteleri
24 Kasım 2015
18 Ekim 2006
ıkinci Dünya savaşı yılları yeni bitmişti. Ülkemiz o savaşa girmemişti. Ama, harbin ekonomik olumsuzluklarını bütün devletler gibi bizde hissediyorduk. Ekmek uzun yıllar karneyle satılmıştı. Bir çok konuda ekonomik sıkıntı çekiliyordu. Ama o dönemde eğitim ve öğretim de hiç aksama olmadı. Cumhuriyeti kuranlar, halkın aydınlanmasının, bilgilenmesinin ve yücelmesi ile mutluluğunun yolunun ancak iyi kaliteli uygar ve çağdaş bir öğrenim ve eğitimle mümkün olabileceğini halka inandırmışlardı. Rahmetli babam o yıllarda ilkokul çağında olmama rağmen, bütün bunları hep bana sık sık anlatırdı. Yukarıda belirttiğim gibi ilkokula başlama yaşına gelmiştim ve bizim ailede o tarihte babamın işi gereği Diyarbakır’da oturuyorduk. Birgün, sevgili anneciğim elleri ile hazırladığı okul önlüğümü bana giydirdi, saçlarım zaten önceden nizami bir şekilde tıraş edilmişti. Zira; babam intizama çok önem verirdi. Hazır olduğumu anlayınca, elimden tutarak okula beraberce gittik. Okulun isim tabelasını yüksek sesle okudu. “Cumhuriyet ilkokulu” ve ilave etti. “Seni Cumhuriyet ilkokuluna kayıt ettim, kutlarım” dedi ve eğilip beni öptü. Ve devamlı, “oğlum, öğretmenlerini sev ve saygılı ol, arkadaşlarınla da iyi geçin, sakın kavga edip yaramazlık etme.” Diye de sıkı sıkı tenbihte bulundu. Teslim edileceğim sınıfa yöneldiğimizde çok heyecanlanmıştım. Bayan olan öğretmenimin ismi Rabia’ydı, babam elimden tutarak beni kendisine emanet ederken, benim duyacağım bir şekilde ve tonda, “Öğretmen hanım! eti senin kemiği benim” dedi. Yani her türlü eğitim ve öğretim esnasında, disiplin uygulamalarında da yetkili olduğunu ima etti. Ama, hocanın yanıtı daha ilginçti. Babama hitaben gayet kibar bir şekilde: “Beyefendi çocuğunuzun eti’de, kemiği de sizin olsun. Biz onu Cumhuriyetimizin aydınlık ışığında ulu önder Atatürk’ün belirttiği gibi, fikri hür, vijdanı hür çağdaş ve uygar bir fert olarak yetiştireceğiz. Sizde aile olarak evde bize lütfen yardımcı olun” dedi. Ben o gün hocamın ne demek istediğini doğrusu pek anlamamıştım. Ama şimdi bugün ne demek istediğini daha iyi anlıyorum. Çok sevdiğim ve önem verdiğim rehberim olan değerli Rabia öğretmenim yıllar önce ebedi hayata intikal etti. Kendisine rahmet diliyorum. “Müsterih ol hocam! şimdi senin gibi övünmeyi sevmeyen, yüz binlerce şanlı, şerefli kahraman öğretmen kardeşlerimiz var. Onlar, Cumhuriyetin aydınlık yolunda, fikri hür, vijdanı hür yeni nesiller yetiştiriyorlar.” Bu nedenle, öğretmenlerimize saygılı olmak ve sevgi duymak gerekiyor. Unutulmasın ki, “bana bir harf öğretene kırk yıl köle olurum” diyen Hz. Ali öğretmenlere saygının aileden geçtiğini belirtmektedir. Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla.