Mehmet Göncü
20 Kasım 2015
Kıymetli
okuyucularım, insanlar yaşam olgusu ve döngüsü içerisinde avcı toplayıcı
dönemden yerleşik düzene geçtikten sonra, yaşam için gerekli olan ve de
sürekliliğini geçici de olsa sağlayan, başta yiyecekler olmak üzere birçok
alet, edevat, araç-gereç üretmeye başladılar.
Başlangıçta bu
ürettiklerini, takas usulüyle, yani günümüzde de hala var olan Çerçilik yapmak
suretiyle değiş-tokuşu yaptılar.
Bilahare de
çeşitli aşamalardan sonra nesnel bir madde olan ve adına para denilen
dondurulmuş enerjiyi kullanmaya başladılar.
Sevgili
okuyucularım, para gerçekten dondurulmuş bir enerjidir.
Şöyle; diyelim
ki Urfa’da yaşıyorsunuz bin pide ekmeğini 600 liraya almak mümkün. 600 lirayı
bir küçük cebinizde bile taşıyabilirsiniz ama bin ekmeği taşımak için bir küçük
kamyonet gerekir.
Ayrıca; bana
göre; paranın kazanılmasından ziyade harcanması daha zordur.
Onun için
atalarımız, “Oğlum akıllı ise parayı ne yapsın. Oğlum akılsızsa para
ona ne yapsın” demişlerdir.
Aziz
okuyucularım, isterseniz biz gelelim yazımın konu başlığında belirttiğim “Para
çok şeydir ama her şey değildir” sözüne…
Gerçekten para
çok şeydir, onunla çok şey alınır ama önemli bazı şeyler var ki onlar alınmaz.
Şöyle ki:
-Para ile onur
şeref namus satın alınmaz
-Para ile bir
umarsız hastalığa çare bulunamaz
-Para ile
hiçbir ölüme çare bulunamaz.
-Para ile
çarşıdan hemen kilo ile sevgi ve saygı alınamaz
-Para ile
zamanı durdurmak mümkün olamaz.
Aziz
okuyucularım, paranın satın alamayacağı daha bir çok şey vardır.
Örneğin; benim
uçup giden o güzelim gençlik yıllarımı geri getirecek, miktarı ne olursa olsun
hiçbir para yoktur.
Aslında; bu
dünyaya çıplak geldik, çıplak da gideceğiz. Onun için atalarımız boşuna
dememişler: ‘Kefenin cebi yok’
Sevgili
okuyucularım, dereden akan su, ovada esen yel gibi geri döndürülmesi mümkün
olmayan gençlik yıllarımın özleminin dile getiren ‘Sonbahar’ isimli şiirimi
değerli yorumlarınıza sunuyorum. Arz ederim
SONBAHAR
Hem kış geçti
hem ilkbahar
Yaza doyamadım
geldi sonbahar
Onun yaprağı
misali sürüklüyor beni rüzgar
Nerde ak al mor
çiçekler;
Nerde o şen
şakrak kahkahalar
Gözümden
eksilmiş onlar.
Yalan yalan
olmuş o gerçekler
Hem kış geçti hem
ilkbahar.
Yaza doyamadım
geldi sonbahar
Dürüst ve
şeffaf bir toplumda; engin gönüllü dostlarınızın çok olması dileği ile kalın
sağlıcakla.