Remzi Mızrah
25 Aralık 2014
Bir çok alanda kullanılan bir terim Bilgi Toplumu.
Uzak iletişim araçları ve bilgisayar teknolojisindeki muazzam gelişme, bu kavramın günlük yaşantımızda sıklıkla kullanılmasına yol açmıştır.
Bilgi çağında, bilginin gücü kendine özgü bir toplum yapısınında oluşmasını sağlamıştır.
Bu çağa ismini veren bilgi insan beyni tarafından üretilen ve tüketildikçe işlendikçe çoğalan yeğane üründür.
İlk toplumlardan bugüne meydana gelen toplumsal, teknolojik ve sosyal gelişmeler, ılk çağlardan bugüne üretilen bilgilerin bir bakiyesi olarak şekillenmiştir. Her gelişme, bilginin işlenmesi ve üretilmesindeki hıza ve etkiye dayanarak toplumu güçlendirerek ileriye götürmüştür.
İlk dönemlerde insanın var olmasını sağlayan bilgi, insanlığın maceralı yaşam sürecinde çoğalmış, değerlenmiş ve her yeni çağın başlangıcında farklı yoruma ve etkiye ulaşarak boyutlanmıştır.
İılkçağ insanının taştan aletler yapması, ateşin bulunması, sabanla toprağın sürülmesi, Barut’un icadı, buharın keşfi, Coğrafi Keşifler, Rönesans, bilgisayarlar ve nihayetinde Siber teknoloji geçmişten bugüne, bilginin değişim- gelişim seyrinin hızı ve kazandığı toplumsal anlamı kanıtlayan önemli örneklerdir.
Gelelim enformasyonla, bilgi kavramına.
Bu kavramların hayatımıza girişi çok eski bir hikâye değil. 1960 yıllardan itibaren gelişme gösteren bilgi teknolojisi, 1990’lı yıllara gelindiğinde “Digital Devrim” diye nitelendirilen teknolojik araçlardaki gelişmeye dayalı yeni bir toplum yapısı, yeni yönetim anlayışları, yeni bir ticaret mantığı gibi birçok alanda yeni anlayışları getirmiştir.
Ülkemiz bu anlamdaki ilk gelişmeyi, 1986 yılında ilk olarak BıTNET üzerinden gerçekleştirmiştir. Akademik kurumlar arasındaki bu bilgi ağı, 1993 yılında gerçekleştirilen ilk İNTERNET bağlantısının gerçekleşmesine kadar devam etmiştir. ınternetin kurum kuruluşlarda sıklıkla kullanılmaya başlanması, ınternet kullanımına yönelik özendirici faaliyetler ınternet kullanım oranında bir artış sağlamıştır.
İşte internete ilk bağlantıyı yaptığımız 1993 yılından bu yana, Enformasyon toplumu olmaya doğru gidiyoruz.
Gidiyoruz diyorum çünkü hala bilgi teknolojisini tam olarak kullanamayan yapılarımız mevcut.
Her ne kadar her köşe başında bir İnternet kafemiz olduysa da bu Bilgi toplumu olmak için yeterli değil. Evet enforme ediliyoruz dünyanın öbür ucundan her türlü bilgi ve belge taa evlerimizin içine kadar geliyor ama bu bilginin ne kadarını üretiyoruz veya biz ne kadar bu evrensel bilgi ağına katkı sunabiliyoruz.
Açıkçası biz bilgiyi üretmiyoruz sadece üretilmiş bilgiyi kullanarak öğreniyoruz, haberdar oluyoruz hepsi bu.
Enformasyon toplumu olduğumuz doğru ama Bilgi toplumu muyuz?
Galiba hayır.
Batıda bu iki toplum yapısı için farklı kavramlar kullanılmakta. İnformation Society ve Knowledge Society. Bu kavramlardan ilki Bilgi edinen toplum anlamına gelmektedir ki bu anlamıyla bize uymakta.
İşlenmiş edinilmiş, özümsenmiş yani birçok konudaki deneyim ve gözlemler sonucu yeni bilgi üreten anlamındaki ikinci kavram ise, şimdilik bizden uzak.
İngilizcedeki bu iki kavramı, Türkçede tek terimle ifade edebildiğimiz için “Bilgi Toplumu” kavramı sıklıkla ve yanlış anlamda. kullanılır olmuştur.
Sonuç olarak Enformasyon toplumu niteliği taşıyoruz ama daha bilgi toplumu olamadık.
O yüzden enformasyon toplumuyuz demek daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.