Nejat Karagöz
24 Kasım 2014
Urfa seni bağrına bastı.
Urfa sana sahip çıktı.
Urfa arkanda durdu, kurda kuşa yem etmedi seni.
Urfa, insanüstü bir aşkla sevdiği, Erdoğan’a karşı bile seni
destekledi.
Cekete pantolona yedirmedi seni yemeyen, yedirmeyen, dik
duran adam…
Bütün bunları dik durduğun sürece yaptı; karşılıksız, sadece
sevdiği ve inandığı için…
Sen ne yaptın?
Önce, trene tekrar asıldın.
Olmadı başka kağnılara bindin.
O kağnılar ki, Urfa’yı Urfalıyı el âleme rezil rüsva
etmişti.
Dört dönem üst üste oyunu aldığı bu memlekete, deyim
yerindeyse bir çivi bile çakmamıştı. Memleketi en az elli sene geriye atmıştı.
Sen gidip bu adamların kağnısına bindin.
Oysa oraya, milletin omuzlarından inerek gitmiştin. Yanlış
yapmıştın yani…
Sonra birileri bir hinlik düşündü. Urfa’nın bağrından seni
koparmanın yolunu buldu çabucak.
Bir rozet takarak seni esir aldılar. Aday yapmayacakları da
gün gibi aşikârdı. Belki samimiyetinden, belki gafletinden faydalanmışlardı.
Dilim varmıyor- ama belki de bir takım ”dosyalarla tehdit ettiler -bunların yabancısı olmadıkları
işlerdendir zira- ve başardılar.
Böylece muarızlarınla el ele verip o kocaman, o gürül gürül
çağlayan sevgi pınarını kuruttun.
Önümüzdeki seçimlerde seni vekil yaparlar mı?
Emin değilim. Hatta bunun bence zerre kadar değeri de
yoktur. Seçilsen bile orada, mecliste padişah hazretlerinin has kulunun emrine
amade, ağzının içine bakan onlarca neferden biri olabilirsin, o kadar.
Sen Urfa’nın Fakıbabasıydın oysa. Dost düşman bu sevgiyi
kıskanmıştı.
Tepedeki adamın büyüsüne kapılan, pervaneye dönen o
zavallılar güruhundan biri olmaya can atmanı anlayamamıştık, dahası bu içimizi
acıttı Doktor Abi…
Bu sütunlarda (23.01.2014) yazmıştık. Gene öyle düşünüyoruz.
Ama her şeye rağmen sinin için hayırlısı neyse gene o olsun
dileriz.
Hoş geldin, hoş git…