Nejat Karagöz
8 Mart 2014
Memleketimiz “insan manzaraları” yönünden epey zengin…
Okuduğum bir haberden Urfa’da R.T. Erdoğan’ı sevenler derneğinin kurulmuş olduğunu öğrendim. Hoş, munis bir yanı da bulunan bu habere takıldım; ne yalan söyleyeyim büyük projelere imza atacağını da umuyorum bu derneğin…
Türkiye’deki yaklaşık 90 bin derneğin içerisinde belki de en önemli misyonu üstlenecek olan bu derneğin kurucu ve üyeleri de memleketin ‘önemli’ şahsiyetleri…
Tüzüğünü henüz görmedim ama tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek! Bu derneğin kuruluş amacı sanıldığı gibi başbakan yalakalığı falan değil. Aksine memlekette başını alıp giden işsizliğe çözüm üretmek, Suriye’den, iç savaştan kaçıp gelen ve burada dilencilik, fuhuş dâhil her türlü sektörde hizmet veren, bu arada memleketteki işsizliğin önemli sebeplerinden de biri olan sığınmacılar sorununu halletmek gibi ulvi amaçları var.
Hatta bu derneğin, Urfa’nın yaşanabilir kentler sıralamasında 70’lerde sürünmesi, eğitimde 80. Sırada olmasının nedenlerini ortadan kaldırılması, mendil kadar yeşil alanımızın bulunmayan memlekete yeni ve çok geniş yeşil alanlar kazandırılması, tarihin yağmalanmansın önlenmesi gibi amaçları bile var!
Büyük Reis’in himmet ve inayetleriyle önümüzdeki bir iki yıl içerisinde her biri 900-1000 kişiyi istihdam edebilecek kapasitede 1000 adet büyük ölçekli fabrika, bu fabrikalarda üretilecek sanayi mamullerini taa Amerikalara, Japonyalara, Çinlere ulaştıracak demiryolu ağı kuracaklar. Okyanusun üzerinden demiryolu geçer mi diye sormaya kalkmayın; bunlar yapacak!
Yerli halk yani Urfalılar evlerinde oturacaklar, bu fabrikalarda çalışmak için yurdun her köşesinden, hatta taa Avrupalardan insanlar akın akın Urfa’ya gelecek. Bunların kalacakları evler inşa edilecek. Yollar, parklar, meydanlar, sanat merkezleri… akıllar duracak, popolar tavana vuracak.
***
– Şşşş… Uyansana be adam; saatten haberin var mı?
– Hı?
– Kalk diyorum, geç kalıyorsun…
– Hay Allah, akşam biraz fazla kaçırdım galiba. Bir rüya görüyordum. Aslında kâbus mu rüya mı bilemedim de…
İşte böyle aziz okurlarım. Yağcılık, yalakalık, yalayıcılık dendiğinde en önde gidenlerin, aklı başında işlerde esamisinin okunmaması son derece doğaldır.
Çünkü “İki karpuz bir koltuğa sığmaz.” Demişler.