Nejat Karagöz
3 Ocak 2014
Uzun zamandır kamuoyunu meşgul eden ama arada bir siyasetin tansiyonu yükseldiğinde toz duman arasında kaybolan bir memleket meselesidir bu elektrik.
Uzun zamandır gene gündemde; mevsim itibariyle de daha uzun zaman gündemde kalacağa benzer.
Medyaya yansıyan haberlerden öğrendim ki yılbaşından itibaren 217 bin abonenin elektriği kesilecekmiş… Haberin içeriğine bakılırsa gecikmiş borçlarını faizsiz ödemeleri için abonelere verilen süre dolmuş bulunuyor ve bu sebeple de alacakların tahsilini kolaylaştırmak için bu yola başvurulmuş bulunuluyormuş.
Yalnız merak ettiğim, bu girişim elektrik sorununun çözümüne hizmet edip etmeyeceğidir ve sanırım bu girişim çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet edecektir.
Geçenlerde bir basın toplantısı düzenleyen eski vali, yeni BŞB başkan adayı Celalettin Güvenç’in “Kömür dağıtıyoruz, onu satıp elektriği çalmaya devam ediyorlar!” biçimindeki açıklaması ve ardından çözümsüzlüğü, çaresizliği itiraf etmesi tam bir trajedi idi.
Hiç kimse, hiçbir gerekçe ile hırsızları ve hırsızlığı savunamaz. Bu duruşumuzu belirttikten sonra; elektrik hırsızlığının boyutlarına, üretilen elektriğin maliyet ve satış fiyatı arasındaki uçuruma, kayıp ve kaçağın diğer teknik, sosyal ve mali sonuçlarına dalmadan; net olarak şunu söyleyebilirim: Devlet bu işe lakayt.
Çözümü son derece basit olan bu meselenin yılardır kangrene dönüşmüş bir sosyal yara haline gelmiş olmasından bizzat bu işle ilgili kurumlar sorumludur.
Kayıp ve kaçak elektriğin parası ile birlikte haksız hukuksuz on kalem ödenti bindirilen faturalarla, elektriği çalmayan, borcunu zamanında ödeyen namuslu insanlardan almak ve böylece hırsızlığı daha da teşvik etmek yerine, hırsızlığın önlenmesinin çareleri bulunabilirdi.
Ki bu o kadar zor değildi…
Her bir abonenin kurulu gücüne göre bir ortalama sarfiyat hesabı yapılarak bu paranın tahsili cihetine gidilebilirdi.
Bunu adaletsiz bulabilecekler için hemen söyleyeyim ki; bu yöntem kaçak tespitinde başvurulan bir yöntemdir ve doğru işlemektedir. Kaçağı tespit edilen aboneden geçmişe dönük olarak bu yöntemle elektrik sarfiyatı hesaplanmakta, faizi ve cezasıyla birlikte tahsil edilmektedir.
Ama bununla birlikte dul, yetim, yaşlı ve muhtaç kimselere aylık belli bir miktar elektriğin bedava verilmesi, elektriğin kartlı ve ön ödemeli olarak satılması gibi yöntemlere de pekâlâ başvurulabilir ve kayıp- kaçağın önlenmesi konusunda ciddi yol alınabilir diye düşünmekteyim.
Tabii ki bu işi seçim yatırımına, oy avcılığına dönüştürmeden, adil kalıcı çözümler üretmek gene devletin işi.
Yoksa, biz daha çok be elektrik melektrik meselesini konuşuruz.