Mehmet Göncü
25 Aralık 2013
okuyucularım, bildiğiniz gibi komşumuz Suriye’de ikibuçuk yıldan beri bir iç
savaş sürmektedir.
Her
savaşta olduğu gibi bu savaşında zorluklarını başta çocuklar olmak üzere;
engelliler, yaşlılar ve kadınlar çekmektedir. Yine bildiğiniz gibi; bu kimseler
canlarını kurtarmak için Suriye’nin komşu ülkelerine mülteci olarak sığınmışlar
ve halen sığınmaya da devam ediyorlar. Bu manada en çok mülteci Türkiye’nin
birçok iline ve Urfa’ya da sığındı.
Yüce
ALLAH (cc) büyük devletimize ve aziz milletimize zeval vermesin. Devletimiz ve
halkımız ülkemize gelen mülteci kardeşlerimize bir misafir gibi davranıp, elinden
gelen yardımı yaptı ve yapmaya da devam ediyor.
Ancak
bunların içlerinde kendi imkânları ile yaşamak isteyenler kent merkezlerinde ev
tutup ikamet ediyorlar.
İşte
bunların arasında çok az sayıda da olsa maddi imkânı tükenmiş, birikimi olmayan
bazı aileler de var. Bu çaresiz kimselerin bir kısmı kendi işini kurmuş, bir
kısmı iş bulmuş çalışıyor, bir kısmı iş bulmaya uğraşıyor, bir kısmı da önüne
bir terazi koymuş soğukta tir tir titriyor, tartacak birini bekliyor. Bir kısmı
dilenmek istiyor ancak beceremiyor. Geçen gün bir aile gördüm, bir erkek, bir
kadın ve kucaklarında küçük bir çocuk eski Vilayetin önünde yere oturmuşlar ve
bekliyorlar. Gelen gidene bakıyorlar. Yardım istemekten utanıyorlar.
Bunlar
hep yürek yakan görüntüler.
Yazımın
konu başlığındaki olay ise gerçekten beni ağlattı.
O
gün toplu taşıma aracımız Abide kavşağında kırmızı ışıkta durdu. Yaşları
beş-altıyı geçmeyen iki çocuk yalın ayak bir vaziyette özel otoların ön
camlarını silip, para kazanmak istiyorlardı. Çok kimse bunlara para vermedi.
Dikkat
ettim, çocuklar bu kış gününde tüm olumsuzluklara rağmen çocukluk içgüdüleriyle
birbirleriyle şakalaşıp oynayıp gülüyorlardı.
Bense
çaresizliğimin verdiği bir ızdırapla bu savaşa ve de tüm savaşlara sebep
olanları tarihin yorum ve yargısı ile adli ilahiye bırakıyorum.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileğiyle kalın sağlıcakla.