Cihat Kürkçüoğlu
4 Kasım 2013
Dabbakhane Cami avlusunun batı kapısı üzerinde yer alan araştırmacı yazar Mahmut Karakaş tarafından fark edilerek sıvası temizlenen kitabede; “Bu mübarek cami’i şerif Sultan Süleyman (1520-1566) oğlu Sultan Selim II. (1566-1574) zamanında H.975 (M.1568) tarihinde yaptırılmış ve tamamlanmıştır” yazılıdır. Avlunun kuzey-doğusundaki şadırvan eyvanının güneyindeki örülmüş olan kapının H.970/M.1562 tarihli kitabesinde Behram Paşa’nın adı geçmektedir.
1563 tarihinde Diyarbakır Beylerbeyi olan Halhallı Behram Paşa, 1560 tarihinde Urfa Gümrük Hanı’nı yaptırmıştır. Kanaatimize göre camiye Behram Paşa tarafından 1562’de inşasına başlanılan cami 1568’de tamamlanmıştır. 1523 tahririnde aynı adla bir cami geçmektedir. Ancak bu caminin Dabbakhane mahallesinde, bu gün mevcut olmayan başka bir cami olduğu düşünülmektedir.
Caminin güney cephe duvarı üzerindeki kitabede Sultan Murad’ın oğlu Sultan Mehmed Han zamanında (1595-1603) Abdullah oğlu Ramazan Ağa tarafından onarıldığı yazılıdır.
Avlunun güney kapısı üzerindeki H.1173/M.1759 tarihli kitabede kapının Bihsevi Ağa tarafından onarıldığı belirtilmiştir.
Diğer bir onarım kitabesi de H.1305/M.1887 tarihli olup son cemaat yerinin onarımı ile ilgilidir.
Cami, enine dikdörtgen planlı yapı mihraba paralel sıralanmış eşdeğerde üç kubbe ile örtülüdür. Kubbelere geçiş pandantiflerledir. İnşaat malzemesi olarak düzgün kesme taş kullanılmıştır. Cami mekânının doğu tarafında kadınlar mahfili yer almaktadır. Buraya çıkış, son cemaat yerinin doğudaki gözünden merdivenli bir kapı ile olmaktadır. Kapının üzerinde okunamayan bir kitabe bulunmaktadır. Kadınlar mahfili ahşap bir kafes ile camiden ayrılmış iken 1990’lı yılların başlarında yapılan restorasyon sırasında bu kafes kaldırılarak yerine duvar örülmüş ve oda haline getirilen mahfilin cami ile ilişkisi kesilmiştir.
Kesme taş mihrap sade ve süslemesiz olup kavsarası mukarnaslıdır. Balkon şeklindeki minbere duvar içersinden merdivenle çıkılmaktadır. Ahşap müezzin mahfilinden son cemaat yerine açılan mükebbire, Urfa camilerinde tek örnektir.
Çapraz tonozlara örtülü altı gözlü son cemaat yeri ön tarafta beş payelidir.
Caminin kuzey batı köşesinde tek şerefeli minare yer almaktadır. Bu minare, Urfa minareleri içerisinde en çok taş süslemeli minare olma özelliğine sahiptir. Minarenin alt bölümü sekizgen, orta bölümü silindirik, yukarı bölümü onikigen formdadır. Üst bölüm yatay bir kaval silme kuşakla ayrıca ikiye ayrılmıştır. Alttaki sekizgen gövdeyi, iki şeritli yatay örgülerin minare köşesinde dikey ve düşey şekilde birleşerek oluşturdukları dört şeritli kabartma bir örgü çevreler. Silindirik olan orta bölümde, kabartma iki palmet bordürü arasına negatif oyma tekniğinde sekizgen yıldızlar işlenmiştir. Yukarıdaki onikigen gövdenin alt bölümü, onikigenin her yüzünde sıçan dişi bordürün çevrelediği sağır kemerlerle dekore edilmiştir. Yatay kaval silme kuşağın üzeri balık sırtı motifi ile süslenmiştir. Balık sırtı motifi ile şerefe mukarnaslarının arasına, sekizgenin her yüzünde, bir sürahiden çıkan haşhaş dalları (hayat ağacı) kabartmasına yer verilmiştir.
Minare gövdesine yer yer altıgen çini panolar yerleştirilmiştir.
Dabbakhane camiinin minaresinde ve son cemaat yerinde yer yer altıgen çini panoların kullanılmış olması, Osmanlı çini sanatının dorukta olduğu 16.yüzyılın bir özelliğinin yansıması olarak değerlendirilebilir.
Dabbakhane Camii minaresi ile Siverek Ulu Camii minaresi arasında bazı benzerlikler dikkati çekmektedir. H.982 / M. 1574 tarihli Siverek Ulu Camii minaresi üzerindeki altıgen çini panolar, bir sürahiden çıkan haşhaş bitkisi kompozisyonları, minarenin aşağı bölümünün onikigen oluşu bu benzerliğin başlıcalarıdır. Buna dayanarak, Dabbakhane Camii minaresini 1568’de yapan ustanın bundan altı yıl sonra 1574 yılında Siverek Ulu Camii minaresini yaptığı söylenilebilir.
Dabbakhane Camii minaresine Zengiler dönemine ait (12.yüzyıl) Şanlıurfa Pazar Camii minaresinin öncülük etmiş olmalıdır.
Cami avlusuna, batıdan ve güneyden üzerleri geometrik taş süslemeli kapılardan girilir. Esas kapı batı kapısıdır.
Eyvan şeklindeki bu kapının kemer taşlarında yan yana dizilmiş palmetlerden oluşan bir süsleme yer almaktadır. Her iki palmetin yaprakları arasındaki boşluklarda ters vaziyette palmetler oluşmuştur. Kapı alınlığında ma’kıli tarzında dört defa “Ali” yazılı kare bir rozet bulunmaktadır. Bu rozetin altındaki kitabe kartuşunun iki yanına, simetrik çatallı rumilerin geçmesinden oluşan birer palmet motifi işlenmiştir. Kapı eyvanının iki yanındaki mihrabiyelerin üzerinde, yan yana sıralanmış ters palmetlerden oluşan bir bordür vardır. Güneydeki mihrabiyenin üzerinde ayrıca, dikey ve çapraz kırık çizgilerin kesişmesinden altı kollu yıldızlar ve altıgen boşlukların oluştuğu bir kompozisyon yer alır.
Kuzeydeki mihrabiyenin üzerinde ise yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma bir süsleme bulunur.
Avlunun küçük ölçüdeki güney kapısı lentosu üzerine, aynı boydaki tam ve yarım sekizgenlerin kesişmesinden üreyen kabartma tekniğinde bir kompozisyon işlenmiştir.
Cami avlusunun kuzey-doğusunda çapraz tonozlu, batıya bakan eyvan şeklindeki şadırvan bulunur. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde muhafaza edilen, II.Abdülhamid’in 1890 yıllarında çektirdiği ve “Yıldız Albümleri” olarak tanınan albümlerdeki bir fotoğrafta bu mekânın üzerinin kesme taştan kaburgalı kubbe ile örtülü bir oda olduğu görülmektedir. Kubbeli bu oda H.1398/M.1977 tarihinde yıkılarak çapraz tonozlu eyvan şadırvana dönüştürülmüş, odanın güney taraftaki kitabeli kapısı örülerek iptal edilmiştir.
Cami avlusunun güney batı köşesinde, avlunun batı kapısının güneyinde Hafız Muhammed Selim Efendi’nin türbesi bulunur. Türbenin kitabesinde Mevlana Halid-i Bağdadi’nin halifelerinden olan Hafız Muhammed Selim Efendi’nin H.1277/M.1860 tarihinde vefat ettiği, türbesinin H.1298/M.1880 tarihinde Hüseyin Ferideddin Efendi tarafından yaptırıldığı yazılıdır.
Bu türbenin batısına bitişik çeşme de, kitabesine göre aynı zat tarafından yaptırılmıştır.