Mehmet Göncü
20 Eylül 2013
Kıymetli
okuyucularım, bildiğiniz gibi; üretmeden elde edilen yaşam pek makbul sayılmaz.
Kafeste
doğup hazır yiyeceklerle beslenen aslan bile kafesten çıktığında avlanmayı
bilmediği için aç kalır. En azından savunma için bile olsa mücadele etmeyi
bilmediği için de tilkilerden ve çakallardan dayak yiyer ve sonuçta da onlara
yem olur.
Günlük
yaşamımızda da çok görmüşüz; el bebek, gül bebek büyüyen, elini soğuktan sıcağa
sokmayan, çalışmayan ve üretmeyi bilmediği için hazır lokmaya konanların
birçoğu bir gün şartlar değişip, yaşamın acı gerçeği ile karşılaştıklarında
apışıp kalmakta ve çok elem veren bir durumla baş başa kalmaktadırlar.
Ben
bu saydıklarıma yaşanmış yüzlerce örnek verebilirim.
Bu
nedenle, çocuklarımızı beden ve ruh sağlıklarını koruyacak şekilde hayata karşı
mukavemet kazanacak ve her yaşta konumlarına göre üretebilecek bir eğitim
vermeliyiz.
Unutmayalım
ki “Ağaç yaşken eğilir”
Bakınız
toplumun üretimle tüketimi arasında bir katalizör konumunda olan, çalışan
üreten, toplumun hem devamı ve hem de lokomotifi olan Ahilik teşkilatında
çalışma düzenindeki disiplin ve hiyerarşi şu şekildedir.
a) Yiğit
b) Yamak
c) Çırak
d) Kalfa
e) Usta
f) Ahi
g) Şeyh
h) Halife
i) Şeyhul Meşayih-Akşehir’de
İşte bu mübarek ustalar, üretimleri ile
Abbasiler döneminde Feta, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde ise Ahilik
teşkilatları ile ölümsüz eserlere imza atmışlardır.
Günümüzde
de Esnaf ve Sanatkarlar Odaları olarak bir çok işkolunda faaliyet gösteren bu
emekçi kardeşlerimiz her zaman minnet, şükran, sevgi ve saygıya layık
olmuşlardır.
Yazımın
konu başlığında belirttiğim olaya gelince; geçen gün ilimiz Urfa’nın en işlek
caddelerinin birinde yürürken, nereden geldiği belli olmayan bir fare aniden
önümde belirdi.
Hayvan
şehrin gürültüsünden ve kalabalıktan öyle ürkmüştü ki, sağa sola koşarak
sığınacak bir yer arıyordu. Bir an şaşkınlıkla bir ağacın gölgesinde dinlenen
üç iri kedinin arasına girdi.
Bu
durum karşısında içimden; ‘Bu zavallı fare yağmurdan kaçarken şimdi tam doluya
tutuldu’ dedim.
Yanılmışım
bu kediler çöp kovalarından beslenen karnı tok kedilerdi. İlkin fareye ürkerek
baktılar. Bir tanesi ayağa kalktı, ötekiler ise hiç istiflerini bile bozmadılar. Bu durumda fare de oradan ayrılıp, bir deliğe
girip gözden kayboldu.
Bu
manada Cenab-ı Allah (cc) bizleri üreterek, çalışarak, alın teriyle yaşamlarını
sürdüren kullarından eylesin.
Dürüst
ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok
olması dileği ile kalın sağlıcakla…